Deutsche Bank yıl sonu dolar/TL tahminini düşürdü

Deutsche Bank Türkiye Ekonomisti Yiğit Onay, CNBC-e canlı yayınında Berfu Güven'in sorularını yanıtladı. Onay'ın burada yaptığı açıklamalardan öne çıkanlar ise şöyle oldu: "Türkiye için ilk 9 aylık dönemi olumlu olarak nitelendirebiliriz. Enflasyonun mayıs ayında zirveyi gördükten sonra ağustosta yüzde 52 seviyesine gerilediği bir dönem. Büyüme tarafında yavaşlama emareleri görmekle beraber kompozisyon olarak baktığımızda daha sağlıklı bir görünüme kavuştuğunu, cari açık sorununun önemli miktarda gerilediğini söyleyebiliriz. Toplam getiri tarafına baktığımızda gelişmekte olan ülkelerin para birimleri arasında en yüksek getiri sağlayan para birimlerinden biri Türk lirası. Bu performansın arkasında hem yabancı yatırımcıların iştahının artması hem de yurt içi hanehalkı ve kurumların TL'ye olan güveninin yükselmesi olduğunu söyleyebiliriz. Bu da rezerv görünümünü destekledi. Kasım ayı çok fazla önemli gelişmeye sahne olacak. Yurt dışı tarafında Fed'in yakından izlenecek toplantısı olacak, ABD seçimleri ön plana çıkacak. Merkez Bankası, enflasyon raporunu açıklayacak. Faiz indirim beklentilerini belki daha yüksek sesle konuşuyor olacağız. Bizim baz senaryomuz kasım ayında faiz indirimine başlanması. Ağustos aslında bize bir ipucu verdi. Bu kadar olumlu görüntünün yanında beklentilerin bir miktar kırılgan olduğunu işaret etti. Hem küresel dalgalanmalar hem de yurt içinde çeşitli beklentilerdeki olumsuzluklar bize politika yapıcıların ihtiyatlı duruşunu sürdürmesi gerektiğini gösteriyor. Lokelde kış ayları genelde Türkiye için zorlu geçer. Enerji ithalatçısı bir ülke olarak cari açığın arttığı dönemler. Buna ek dış borç takviminin de yoğun olduğu bir döneme giriyoruz. Özel sektörün de dış borç ödemelerinin yoğun olduğu dönem. Dolayısıyla risk iştahının yoğun seyretmesi Türkiye'nin elini rahatlatacak. İşsizlik oranına baktığımızda hala tarihsel olarak çok düşük seviyelerde seyrediyor. Üretim tarafında daha ciddi bir yavaşlama var. Diğer taraftan Türkiye ekonomisinde hizmetler sektörü daha iyi performans gösteriyor. Orada yavaşlama olmakla birlikte henüz Türkiye ekonomisi için alarm zillerinin çalmasını gerektirecek bir durum ortaya koymuyor. Bu da ekonomide kademeli yavaşlamanın devam edeceğine işaret eden bir husus. Para politikası sıkı düzeyde şu an. Bir de bunun maliye politikası ayağı var. Maliye politikasının şu an gevşetici yönde pozisyonlanması ekonomide ani duruş riskini sınırlandırıyor. Dolayısıyla bir bakıma para politikasının sıkılaştırıcı etkilerinin gevşek maliye politikasıyla ekonomide sert iniş riskini azalttığını söyleyebiliriz. Uzun vadede değerlendirirsek şu an TL'nin aşırı değerli olduğnu söyleyemeyiz. Denge/değer modelleri çerçevesinde değerlendirdiğimiz sonuçlar TL'nin ekonomiyi tehdit edecek kadar değerli olduğuna işaret etmiyor. Türkiye ekonomisi açısından geçtiğimiz yıla kıyasla dış açığın 44 milyar dolar iyileştiğini gördük. Bunun altında yatan sebeplere baktığımızda 24 milyar doları enerji faturasının azalması, 17 milyar dolar altın ithalatının düşmesi. Bu iyileşme sürdürülebilirlik açısından, kur dışında, bizim yüksek teknolojili ürünlere yatırım yapma ihtiyacımızı gösteriyor. Dolayısıyla verimlilik artışı olmadan dış denge tarafından kalıcı denge sağlanmasının zor olduğunu düşünüyorum. Türkiye açısından geçtiğimiz 9 aylık dönemi değerlendirdiğimizde yatırımcının ciddi anlamda TL'ye yatırım iştahı yüksek. TL'nin reel değerlenmesi, enflasyon açısından bunun önemli olması, Merkez Bankası'nın bu yönde irade göstermesi, kur oynaklığının düşük olması TL'nin cazibesini artıran unsurlar. Yabancı açısından bu hikayenin satın alındığını gösteren en önemli gösterge, son 6 ayda Türkiye'ye 30 milyar dolara yakın portföy girişi görmemiz. Tabii ki Türkiye'nin başlangıç noktasının çok düşük olması da bir etken. Geelcek dönemde girişlerin böyle yüksek olacağını söyleyemeyiz. Mevcut durumda ekonomi politikalarının devam ettirilmesi yönünde irade sürdürüldüğü durumda biz olumlu hikayenin satın alınmaya devam edeceğini bekliyoruz. Yabancının tahvile ilgisinin son çeyrekte başlayacağını düşünebiliriz. Çünkü son çeyrek enflasyonun ana eğiliminin de ciddi anlamda gerilemesinin beklendiği bir dönem. Bununla birlikte Merkez Bankası'nın olası faiz indirimine başlaması da destekleyici olacak. Piyasa beklentileri şu anda iki yıl sonrası için enflasyonu yüzde 20'nin altında görüyor ama 10 vadeli tahvil faizlerine baktığınızda yüzde 28-yüzde 29'lar var. Aslında piyasa katılımcıları enflasyonun düşmesini bekliyorken yatırımcılar enflasyonun bu kadar hızlı şekilde düşeceğine inanmıyor. Dolayısıyla daha fazla kanıt görmeye ihtiyaç var. Maliye politikasında iletişim tarafında daha fazla done sunulması, yatırımcı algısını iyileştirme noktasında da önemli olacaktır. 2025 ile birlikte deprem harcamalarının bütçeden çıkmasını bekliyoruz, bu bir rahatlama sağlayacaktır. Piyasa tarafında bütçe paketi beklentisi var. Onu da son çeyrek ya da gelecek yıl bekliyoruz. "Kurumlar bir yıl sonrası için enflasyonu yüzde 50'nin üzerinde, hanehalkı yüzde 70'lerin üzerinde bekliyor ama fiyat koyucu firmaların beklentisi daha önemli benim gözümde ve orada son aylarda düşüş eğilimini görüyoruz. Ek olarak TL beklentilerinin önemli iyileşmeler gösterdiğini görüyoruz. 2025 yılı sonu için enflasyonu yüzde 23 olarak görüyoruz. Bu yıl sonu için de yüzde 47 seviyesinde bekliyoruz. Dolayısıyla 2025 sonrası da önemli olacak. Enflasyonu yüzde 20'lerin altına getirmek istikrarlı bir maliye politikası izlenmesini gerektiriyor. Yıl sonu dolar/TL beklentimiz 36 (önceki 37). Büyüme tarafında da yüzde 3'lük bir büyüme öngörüyoruz."

Türkiye'nin ilk dokuz ayını olumlu olarak değerlendiren Deutsche Bank Türkiye Ekonomisti Yiğit Onay, dolar/TL'de yıl sonuna ilişkin beklentilerini düşürdüklerini duyurdu.