Dolar 31 liraya dayandı: Kur neden yükseliyor?
Döviz kurları yılbaşından bu yana kademeli olarak yükselişine devam ederken yerel seçimler sonrasında kurların yükseleceği beklentisi vatandaşın döviz talebinin artmasına destek oldu. Uzmanlara göre döviz talebinin sürmesinde, TL kaynaklı kur korumalı mevduat hesaplarının artık açılamaması da etkili oldu. Sosyal medya platformu X’te e507 kullanıcı adıyla paylaşımda bulunan hesabın yaptığı analize göre, KKM hacmi 123 milyar dolar seviyesinden 9 Şubat itibarıyla 80 milyar dolara geriledi. Kapanan KKM’lerin 24 milyar dolarının TL kaynaklı KKM hesabı olduğu belirtilen analizde, kalan TL KKM bakiyesinin ise 10 milyar dolar seviyesinde olduğu hesaplandı. KKM hacminde yaşanan bu düşüş ise çıkan paranın bir kısmının dövize geçmiş olabileceğini akıllara getirdi. Bu gelişmenin ardından piyasa katılımcıları da Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) döviz talebini azaltıcı olası adımlarını beklemeye başladı. Ekonomim yazarı Şebnem Turhan’ın aktardığına göre bu gelişmelerin ortasında Borsa İstanbul repo-ters repo piyasasında ortalama gecelik faiz önceki gün yüzde 45’in altına düşerek yüzde 44,94 olarak gerçekleşti. Uzmanlar ise ortalama repo faizinin haftalık repo ihale faizinin de altına gerilemesinin Merkez Bankası’ndan önümüzdeki aylarda TL likiditesini çekmeye yönelik yeni adımlar gelmesi gerekebileceğine işaret ettiğini vurguladı. Önceki gün itibarıyla Merkez Bankası TL depo alım ihaleleri yoluyla toplam 223 milyar TL likiditeyi sterilize ettiğini de hesaplayan uzmanlar, “Bu ihalelerin vadesinin bir hafta gibi kısa bir süre olması bankaların likidite konusundaki öngörüsünü artırıyor ve mevduat faizlerinin yükselişini bir anlamda engelliyor. Bu nedenle, TL depo alım ihaleleri parasal sıkılaştırma adımlarının mevduat faizlerine yeterince yansıması konusunda kalıcı etkide bulunamıyor” dedi. Her kur artışı fiyata yansıyınca vatandaş bu fiyatların karşısında yeniden dövize yöneliyor. Bunun bir kısır döngü olduğuna işaret eden ekonomistler ise Merkez Bankası’nı döviz talebinin yanı sıra ihracatçının kur artışı beklentisinin de zorladığını belirtiyor. Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kara ise bir röportajında TL’nin geçmiş yıllara nazaran hafif değerli olduğunu Merkez Bankası’nın da 2016’dan beri değersiz kura alışmış reel sektörün geçişini iyi yönetmesi gerektiğini kaydetti. Bu dengeyi sağlamanın kolay olmadığını da söyleyen Kara, kur artışının da enflasyonun altında kalacak şekilde kontrollü olmasına çalışıldığını vurguladı. Bu gelişmelerin ortasında piyasalarda gözler ise yarın açıklanacak faiz kararına çevrildi. Merkez Bankası'nın faizi sabit bırakacağına kesin gözüyle bakılırken yabancı uzmanlar yatırımcıların sıkı para politikasının devam edeceğine dair güvence arayabileceğini belirtti. Bu kapsamda, Societe Generale Orta ve Doğu Avrupa, Orta Doğu, Afrika Stratejisti Marek Drimal, TCMB'nin yarınki Para Politikası Kurulu toplantısında politika faizini yüzde 45'te sabit bırakabileceği öngörüsünde bulundu. TCMB'nin politika faizini yüzde 45 seviyesinde "gerekli olduğu sürece" tutma amacının sözlü ve yazılı olarak teyidini beklediklerini belirten Drimal, bunun 2024'ün geri kalanında faiz indirimlerinden kaçınılması anlamına gelebileceğini ifade etti. Drimal, dolar/TL'de yükselişler olabileceğini ancak doların küresel piyasalarda zayıflayabileceğini ve Türkiye'nin cari dengesinin mevsimsellik nedeniyle iyileşebileceğini söyledi. 31 Mart'taki yerel seçimlerden sonra 2'nci çeyrekte TL'nin şansının dönmesinin muhtemel olduğunu da aktaran Drimal, "Sonuç olarak, Türk piyasaları 2024'ün ikinci çeyreğinden itibaren yeni bir yabancı para akışı çekebilir. Bu da büyük olasılıkla yaz aylarında TL'nin toparlanmasını ve önemli getiri kazanımları elde edebilmesini sağlayabilir." ifadelerini kullandı. In Touch Capital Markets Kıdemli FX Analisti Piotr Matys de TCMB'nin politika faizini yüzde 45'te sabit bırakacağı öngörüsünde bulundu. TCMB Başkanı Fatih Karahan'ın Enflasyon Raporu Bilgilendirme Toplantısı'ndaki "Politika faizinin mevcut seviyesinin gerektiği müddetçe sürdürülecek. Enflasyon beklentileri, fiyat belirme davranışları, kamu harcama ve vergi politikası, ücretler, özel tüketim, gibi unsurların enflasyon görünümünde tahminimizden belirgin bir sapmaya yol açacağının anlaşılması durumunda para politikası duruşu sıkılaştırılacak" ifadelerini anımsatan Matys, yatırımcıların enflasyonun hedefle uyumlu hale gelene kadar TCMB'nin sıkı para politikasını sürdüreceğine dair güvence arayabileceklerini kaydetti.