ASO: Anayasa tartışması ekonominin önüne geçmemeli
Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Seyit Ardıç, Antalya’da gazetecilere güncel konulara ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Ardıç'ın açıklamalarından öne çıkanlar ise şöyle oldu: Bütün Meclis toplantılarında dile getiriyorum. Vize sorunu finansman sorunumuzun önüne geçti. Ürünlerimiz serbest dolaşıyor, fuarlara mal gönderiyoruz ama biz gidemiyoruz. Avukatlara yeşil pasaportun önü açıldı, gazeteciler, eczacılar için yeşil pasaport isteniyor. Ancak ne muhalefet, ne hükümet üreten, katma değer yaratan sanayiciler için girişimde bulunmuyor. Bunu şaşkınlıkla izliyorum. Gerekirse banka teminat mektubu verelim, hizmet pasaportu veya vize alalım. Üstelik kimse tesisini bırakıp gitmez. Yeşil pasaport sahibi olup da yurt dışına çıkmayan çok kişi var. Bugün yabancılar ülkemizden 400 bin dolarlık gayrimenkul karşılığında vatandaşlık alabiliyorlar. Üstelik 1 konutta 10 kişilik ailenin tamamı Türk vatandaşlığına geçiyor. 3 yıl sonra fazlasıyla satıp ülkeyi terk ediyorlar. Atalarımızın kanla, savaşarak kazandığı ülkenin vatandaşlığı bu kadar ucuz olmamalı. Yabancılar 385 bin konut almış. Bunların 4’te 3’ü vatandaşlık amaçlı. Ülkemize yatırım yoluyla vatandaşlığa karşı değiliz ama doğrudan yatırım yapılsın. Bir çok ülkede bu yolla vatandaşlık veriliyor, üretime, istihama katkı sağlamalı. Konut alana değil, gerçek yatırım yapana, onu belli süre koruyana vatandaşlık verilmeli. Kırmızı et arzındaki daralma en önemli protein kaynağı tavuk etinin fiyatını da yükseltince ihracat kısıtlamasına gidildi. Türkiye’de entegre beyaz et tesisleri önemli potansiyele sahip, Türkiye bu alanda en çok ihracat yapan 10 ülke arasına girdi. Fiyat artışı üretim maliyetinden kaynaklanıyor. İhracatı kısarak fiyatın düşmesini beklemek doğru değil. Yurt dışı pazar kaybına sebep olacak. Üreticilerimizin bu pazarlara yeniden girmeleri çok kolay olmayacak. Belki fiyat kısa süreliğine düşebilir ama orta vadede daha çok yükselir. Üstelik yasaklama Türkiye’de hiç tüketilmeyen tavuk ayağına da geldi. Filistin’de 7 Ekim 2023’ten itibaren bütün dünyanın gözü önünde insani felaket yaşanıyor. Saldırıdan 6 ay sonra Ticaret Bakanlığı 1 gecede aldığı kararla 54 ürün grubu ihracatını kısıtladı, 2 Mayıs’ta ise ticaret sonlandırıldı. Sivil katliamına neden olan İsrail ile ticaretin durdurulmasını kesinlikle doğru buluyorum. Ancak bu karar iyi planlamayla, ihracatçının en az zarar göreceği şekilde alınmalıydı. Çok sayıda ihracatçı zarara uğradı. Katliam 8 aydır devam ediyordu, keşke çok daha önce getirilseydi ve açıklandığı tarihten itibaren süre verilseydi. MEB geçen hafta 10 yıllık bir çalışma sonucu hazırlandığını belirtiği müfredatın görüş ve önerilere açtı. Toplamda 3 bin sayfayı aşıyor ve ara vermeden okursanız 3 günden fazla sürüyor. Ben onun farklı bölümlerini yazanların bile tamamını okuduğunun düşünmüyorum. 10 yıl beklemişiz, 1 yıl daha bekleyebilirdik. 8 milyon üniversite öğrencimiz ve mezun olmuş milyonlarca işsizimiz var. Eğitim sistemin yetiştirdiği iş gücüyle ihtiyacımız uyuşmuyor. Sorun müfredat değişikliğinin ötesinde aramak gerekiyor. Bu alanlarda bu kadar işgücü ihtiyacı var mı bakmıyoruz. İşsizle ordusuna katılan mezunlar başarısız ve mutsuz oluyor, üniversite diplomasıyla kasiyerlik, kuryelik yapıyorlar. Oysa sanayide nitelikli eleman ihtiyacı var. Milli eğitim sistemi, sanayi politikasına uygun hale getirilmeli. Dünyanın en iyi terzisine kot kumaş verip damatlık istiyoruz. İyi damatlık için terziye doğru kumaş vermeliyiz. Anayasa değişikliği tartışmalarının ekonomik sorunun önüne geçmemesi gerekiyor. Türkiye’nin çok ciddi ekonomik sorunları var, önemli olan ekonomik sorunların tartışılmasıdır. İbraz edilen ve karşılıksız çıkan çek sayısında ve tutarlarında ciddi artışlar var."