Cevdet Yılmaz: Vergide mevcut yapıyı tartışmalıyız
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Habertürk ve BloombergHT ortak yayınında kendisine yöneltilen "OVP'de, vergi gelirinin 2024'te yüzde 73,2 artışı gözüme çarptı. Vergi oranları arttırılacak mı? 2024'te nasıl vergiler göreceğiz?" sorusuna şu şekilde yanıt verdi: "Vergi gelirlerindeki artış her zaman vergilerdeki artışla olmak durumunda değil. Bu öngördüğümüz çerçevede dört önemli etkiden bahsedebiliriz. Birincisi şu, biz bu yıl bütçe açığımızı aşağıya çekebilmek, vergi gelirlerimizi artırmak için bazı tedbirler aldık. O tedbirlerin bu yıla yansıması yani 2023'e yansıması yarım yıl, 2024'e yansıması ise tam yıl olacak. Dolayısıyla böyle bir fark var. İkincisi kayıt dışılıkla çok daha etkin ve dijital bütün imkanları kullanarak mücadele etme kararlılığımız var. Bunun birtakım vergi gelirlerimiz üzerinde etkilerini bekliyoruz. Üçünüsü tahakkuk tahsilat oranlarını artırıcı idari tedbirler öngörüyoruz. Dolayısıyla bütün bunlar vergi gelirlerinde hiçbir oransal değişme yapmasanız bile toplam vergi gelirinizde bir farklılık oluşturacak. Dördüncüsü de tabii enflasyon, enflasyon dediğiniz hadise kamunun giderlerini arttırdığı gibi vergi gelirlerini de artırıyor. Oradan da gelecek katkılar var. Dolayısıyla bütün bunlarla birlikte baktığınızda vergi gelirlerindeki artışı, büyük oranda en azından izah edebiliriz diye düşünüyorum." OVP ile cari açığı azaltmayı öngördüklerini de dile getiren Yılmaz, programın sonunda cari açığın yüzde 2'lere düşmesini beklediklerini belirtti. Yılmaz, bunun dış kaynağa ihtiyaçları olacakları anlamına geldiğini de belirterek, "Son üç ayda rezervlerimizde 22 milyar dolar civarında bir artış oldu. Cari açığımız olduğu halde. Bu şu anlama geliyor. Sistemin dışında olan bazı kaynaklar, seçim sonrası güven ortamında finansal sisteme girmiş oldu" dedi. Ülkenin yatırım potansiyellerinin tanıtılmasıyla bunun daha fazla geliştirilebileceğine işaret eden Yılmaz, gelecek dönemde, seçimlerini yaşamış, siyasi belirsizliklerini ortadan kaldırmış, teknik anlamda öngörülebilirliğini de Orta Vadeli Program'da sağlamış bir ülke olarak iyi bir tanıtımla çok ciddi anlamda bir yatırım cezbedebileceğine inandığını kaydetti. Yılmaz, "Büyümeden taviz vermeden enflasyonu nasıl düşüreceksiniz?" sorusuna ise şu yanıtı verdi: "Özellikle 2002 sonrası biz bunu yaşadık. Güven veren sağlıklı bir ortam oluşturduğunuz zaman hem enflasyonu düşürmeniz hem de büyümeyi sürdürmeniz mümkün. Bunu tarihte yaptık biz, ikisi aynı anda iyileşebiliyor. Ders kitaplarında yazan her zaman olmuyor yani. Farklı unsurlarla iki şeyi aynı anda iyileştirmek pratikte mümkün. Birincisi bu. İkincisi, büyümenin kompozisyonu çok önemli. Tüketim ağırlıklı bir büyüme yaparsınız. Bu enflasyonist bir büyüme olur.. Kompozisyonunu değiştirirsiniz. Arz, yatırım, üretim, ihracat ağırlıklı, dış talebe daha fazla önem veren bir kompozisyonda yaparsınız büyümeyi. O zaman büyüme enflasyonla dediğiniz kadar çelişmez. Tam aksine belli konularda arz açığınızı gidererek, enflasyona olumlu katkısı bile olabilir. Dolayısıyla büyümenin kompozisyonu çok önemli. Sadece düzeyi değil içeriği, bileşenleri çok önemli. Bizim Orta Vadeli Program'da öngördüğümüz daha dengeli bir tüketim gidişatı ama üretime, yatırıma, ihracata daha fazla ağırlık veren bir büyüme." Döviz kuruna ilişkin soruya ise Yılmaz, OVP'de serbest kur rejiminin ifade edildiğine dikkati çekerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Kurla ilgili herhangi bir rakam açıklamış değiliz. Ama o gün sosyal medyada işte tersine mühendislik dediğimiz bir şey var. 'Kur böyle açıklandı' diye haberler yapıldı. Ortalama veriliyor orada. Yıl sonunu lineer bir şekilde artırıp hesaplayanlar da var. Öyle bir şey doğru değil bir defa. Kurda öyle lineer bir artış olmayabilir. Seçimlerden sonra uzun bir süre kurda bir değişim yaşanmamıştı. Bir düzeltme oldu diyebilirim. Yani önemli ciddi miktarda bir düzeltme oldu. Dolayısıyla bundan sonra benzer bir hareket beklememek gerekir. Yani o enerji zaten açığa çıktı, gerçekleşti. Bundan sonraki dönemde, bir taraftan enflasyonun seyri diğer taraftan Türkiye’ye yeni kaynak girişi ile güven ortamı, kurun seyrini şekillendirecek ancak yıllık değil de orta vadeli baktığınızda enflasyonun üstünde bir seyir görmüyoruz doğrusu." Rekabetçi kurla ilgili soruya Yılmaz, "Önemli olan cari dengenizi sürdürülebilir bir yapıda tutmak. OVP'de tasarruflarımızı artırarak, yatırımları daha fazla iç tasarrufla finanse edecek anlayışla hareket ettik. Bu, cari açığı sıfırlamıyor ama yüzde 2'ler civarında kolay, sürdürülebilir hale getiriyor. Cari açık, sürdürülebilir kalkınmanın önünde bir kısıt olmaktan çıkacak." yanıtını verdi. 500 ve 1000 liralık banknotların basılacağı iddiasına ilişkin Cevdet Yılmaz, böyle bir durumun söz konusu olmadığının altını çizdi. Emeklilerin zam beklentisiyle ilgili soru üzerine ise Yılmaz, "Çalışmalar sürdürülüyor, 'Emekliler için ne yapabiliriz?' diye alternatiflere bakılıyor. Çok büyük bir sayıdan bahsediyoruz. 16 milyon emekli var. En küçük bir şeyin bile çok büyük etkiler oluştuğu bir alandan bahsediyoruz. Böyle bir alanla ilgili konuşurken çok dikkatli konuşmak gerekiyor. Maliyetleri, neler getirdiğini, bunun nasıl finanse edileceğini iyi planlamak gerekiyor. Biz şartlarımızı sonuna kadar zorlayarak emeklimizin, çalışanlarımızın yanında olmaya gayret ediyoruz. Etmeye de devam edeceğiz." ifadelerini kullandı. Kıdem tazminatı konusuna da değinen Yılmaz, "Burada hükümetlerimizin yaklaşımı şu. İşçi kesiminin temsilcileriyle, istişare içinde bu işi sonuçlandırmak. Yani tek yanlı bir çözüm dayatmak değil. Çözülmesi gereken bir mesele mi? Evet öyle. Ama bunu istişarelerle, işçi ve işveren dengesi içinde ve özellikle işçi kesiminin temsilcileri, sendikalarla istişare içinde bu konuya yaklaşmak. Kıdem tazminatında maalesef çok ciddi problemler de var. Ödenmeme meseleleri var. Başka sıkıntılar var. Oluşturduğu bir belirsizlik var. Özellikle iş dünyası firmaları üzerinde. Dolayısıyla bir dönem bir fon oluşturup bununla bu problemi çözme gibi bir yaklaşım vardı. Dolayısıyla bunlar önümüzdeki dönemde yine Türkiye'nin gündemde olan konuları olacak" diye konuştu.