IMF: 2030’a kadar iklim yatırımları için 2 trilyon dolar gerekiyor
Uluslararası Para Fonu (IMF), yükselen piyasalar ve gelişmekte olan ekonomilerde, zorlu piyasa koşullarında sınırlı mali alan göz önüne alındığında, iklim değişikliğinin etkilerinin hafifletilmesine yönelik yatırımların finansmanında özel sektörün kilit bir rol oynaması gerekeceğine işaret etti. IMF, Küresel Finansal İstikrar Raporu’nun “Yükselen Piyasalar ve Gelişmekte Olan Ekonomilerde Özel İklim Finansmanının Ortaya Çıkarılmasına Yönelik Finansal Politikalar” başlıklı analitik bölümünü yayımladı. Raporda, 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşmak için küresel iklim yatırımlarının 2030’a kadar yıllık yaklaşık 5 trilyon dolara ulaşmasının gerekeceği, yükselen piyasalar ve gelişmekte olan ekonomilerde ise iklim değişikliğinin etkilerinin hafifletilmesine yönelik yatırım ihtiyacının aynı dönemde 2 trilyon dolara çıkacağının öngörüldüğü kaydedildi. Yükselen piyasalar ve gelişmekte olan ekonomilerde, zorlu piyasa koşullarında sınırlı mali alan göz önüne alındığında, iklim değişikliğinin etkilerinin hafifletilmesine yönelik yatırımların finansmanında özel sektörün kilit bir rol oynaması gerekeceği belirtilen raporda, bu ülkelerdeki yatırım ihtiyacının çoğunun özel sektör tarafından karşılaması gerektiği, kamu yatırımlarındaki artışın sınırlı olmasının beklendiği aktarıldı. Raporda, yükselen piyasalar ve gelişmekte olan ekonomilerde 2030’a kadar özel sektörün iklim yatırımlarının yaklaşık yüzde 80’ini sağlaması gerekeceğinin tahmin edildiği belirtildi. Yükselen piyasalar ve gelişmekte ekonomilerde özel sermaye için çekici bir ortam yaratmak amacıyla geniş bir politika karışımına ihtiyaç olduğu vurgulanan raporda, karbon fiyatlandırmasının sermaye akışlarını düşük karbonlu yatırımlara kaydırmada son derece etkili olabileceği ancak politika yapıcıların bunu ek politikalarla tamamlaması gerektiğine işaret edildi. Öte yandan IMF, Mali İzleme Raporu’nun “İklim Dönüm Noktası: Isınan Dünyada Maliye Politikaları” başlıklı ilk bölümünü yayımladı. Net sıfır emisyon hedeflerine ulaşmaya yönelik çoğunlukla harcamaya dayalı önlemlere güvenmenin giderek daha maliyetli hale geleceği vurgulanan raporda, bu durumun yüksek emisyonlu bir ülke için kamu borcunun gayrisafi yurtiçi hasılaya (GSYH) oranının yüzde 45-50 seviyesine çıkaracağı ve borcun sürdürülemez bir seyre girmesine neden olabileceği uyarısında bulunuldu. Raporda, sınırlı bir iklim eyleminin ise dünyayı küresel ısınmanın olumsuz sonuçlarına maruz bırakacağı kaydedildi. Emisyonları azaltmada uygun maliyetli olan ve aynı zamanda borç yükünü hafifletmek için gelir sağlayacak karbon fiyatlandırmasının uygulanabileceği vurgulanan raporda, karbon fiyatlandırmasının politika karışımının ayrılmaz bir parçası olması gerektiği ifade edildi.