Kavcıoğlu: 2022'nin başından bu yana rezervi artan tek merkez bankasıyız

TRT Haber’in canlı yayınına konuk olan TCMB Başkanı Kavcıoğlu, gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu, altın rezervlerini de güçlendirdiklerini belirterek yıl sonu için toplam altın rezervleri açısından 800 tonun hedeflendiğini, şu anda yaklaşık 770 ton altın rezervi içerisinde Merkez Bankasının kendi mülkü olan altının payının arttığını bildirdi. Yaklaşık 150 ton altının Merkez Bankası sahipliğine geçtiğini aktaran Kavcıoğlu, "Bugün TCMB, sahip olduğu altın rezervi ile dünyada ilk 5'e giriyor. Dolayısıyla TCMB'nin gücünü konuşurken bunların hepsini göz önüne almak lazım. Biz, doğru olanı yapıyoruz." dedi. Kavcıoğlu, TCMB'nin bugün itibarıyla rezervlerinin 125 milyar dolar olduğunu bildirdi. Rezerv kanallarını çeşitlendirdiklerini de belirten Kavcıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Merkez Bankasının rezervleri bugün hiç olmadığı kadar daha güçlü bir durumda. Küresel bir Merkez Bankası haline geliyoruz. Artık diğer ülkelerin deposunu, altının tuttuğu güvenilir bir Merkez Bankası haline geldik. Birçok ülkeyle görüşüyoruz. Depo da yapıyorlar, altınlarını da getirmek istiyorlar. İstanbul Finans Merkezi'ni de Cumhurbaşkanımız inşallah yılın ilk aylarında açılışını yapacak.” TCMB Başkanı Kavcıoğlu, TL'ye itibar kazandırma stratejisinde gelinen noktaya ilişkin bir soru üzerine, bu konuda aldıkları kararlardan ve geçmişte uygulanan yanlış politikalardan bahsetti. Türkiye'nin geçmişte aldığı kararlarla özellikle TCMB kanalıyla dolarizasyona sokulduğunu dile getiren Kavcıoğlu, banka bilançolarındaki döviz oranlarının çok yüksek olduğunu, geldiklerinde bu anlayışı yıktıklarını söyledi. Kavcıoğlu, Liralaşma stratejilerinde rastgele değil kuralları koyarak ilerlediklerini, rezerv azalmasını göze aldıklarını kaydederek, "TL'ye güveni artıracağız' dedik. Bu yol taşlı, zor, engebeli. Yaşadığımız şeyler de oldu. Reeskont kredilerinde hala şikayetler oluyor, 'kullanamıyoruz' gibisinden. Geçenlerde bir iş adamı ile konuşmamızda diyor ki, 'Kimse döviz çeki kullanmıyor artık'. Burası politikalarımızın geldiği bir nokta." şeklinde konuştu. Dolarizasyonun kırıldığını anlatan Kavcıoğlu, TCMB kaynaklı 2 yıl ödemesiz, 10 yıl vadeli, yüzde 7'ye kadar düşen faiz oranlarıyla TL kredisi verdiklerini, bunun Liralaşmaya büyük katkı sağladığını vurguladı. "Siz hatırlıyor musunuz yüzde 9 sabit faizle 10 yıl vadeli TL kredi yatırımlarda? Ben 30 yıllık bankacıyım hatırlamıyorum." diyen Kavcıoğlu, bu kredilerin kullanılıp kullanılmadığına yönelik soruya karşılık şu cevabı verdi: "Sayın Cumhurbaşkanımız geçen hafta açıkladı. Ağırlıklı kamu ve kalkınma bankaları üzerinden yerinde kullandırıyoruz. Şu ana kadar 500'ün üzerinde firma yatırım kredisi kullandı. Hani diyorlar ya yandaşlara kredi falan... Daha da ilgincini söyleyeyim. Bu kredilerle şu an 62 ilde yatırım yapıldı. 81 ile yaydığımızda amacımıza ulaşacağız. Liralaşma ve üretim maliyetlerini düşürme noktasında ne kadar önemli olduğunu süreç içerisinde daha iyi göreceğiz." Şahap Kavcıoğlu, ödemeler dengesi içindeki net hata-noksan konusuna değinilmesi ve "kaynağı belirsiz döviz girişi var" şeklindeki eleştirilerin hatırlatılması üzerine, şu açıklamalarda bulundu: "Bu işleri bilmemeleri mümkün değil. Bu işler içerisinde çalışmış arkadaşlar var. Siyaseten bu şekilde yaparak zor durumda da kalıyorlar. Danışmanları noktasında sıkıntı olduğunu düşünüyorum. G20 ülkelerinin net hata-noksanı bakın burada. (2022'nin ilk 6 ayında) Bizim 13,8 milyar dolar net hata-noksan olduğumuz dönemde ABD 159,3 milyar dolar, Almanya 88 milyar dolar, İngiltere 68,8 milyar dolar. Böyle gidiyor. Bankacılık kurallarının çok sıkı olduğu üç ülkeyi karşılaştırmak için gösterdim. Net hata-noksanın öyle anlatıldığı gibi kara para, esrar, eroinden falan kaynaklanması bunlar bir ülkeyi yönetmeye aday veya siyaset yapmayı düşünen insanların kullanacağı kelimeler değil. Bu tablo yeni bir tablo da değil. Geçen yıl bizim ilk net hata-noksanın arttığı dönemde 10,5 milyar dolar civarında. Şu an ne kadar biliyor musunuz? 1,3 milyar dolar." Kavcıoğlu, Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasının etkileri üzerine de değerlendirmelerde bulunarak "Kur korumalı mevduat uygulamasının Merkez Bankasına bir yükü yok. Bunun altını çizerek söyleyeyim. İsmi kur koruma ama biz döviz satın alıyoruz. Hazine'yle bizim işlemimiz farklı, karıştırıyorlar." dedi. Bugün borçlanmaların yüzde 25-30'lardan yüzde 9,5'lere kadar gerilediğini, bunun KKM uygulamasının bir sonucu olduğunu anlatan Kavcıoğlu, bu açıdan bakıldığında Hazine'nin de bu işten çok karlı olduğunu ifade etti. Kavcıoğlu, KKM uygulamasının sürdürülebilir olmadığını, süreç içerisinde sona ereceğini vurgulayarak "Döviz rezervleriniz güçlü olduğu sürece sürdürülmesinde de bir sakınca yok bence ama her zaman endeksli ürünler çok da cazip ve uzun dönemli tercih sebebi değildir. Dönemine, sürecine göre ne zaman kullanıldığına göre farklı olabilir. Şu an için çok avantajlı ve bizim uyguladığımız politikalara çok destek veren bir enstrüman. Misyonu tamamladı mı? Çok keskin bir ifade. Mesela çıkışlar başladı. Biz oradaki çıkışı enflasyondaki düşüşü hissettiği zaman vatandaş göreceğiz." diye konuştu. TCMB Başkanı Kavcıoğlu, "Türkiye'ye kaynağı belirsiz döviz girişi var mı?" sorusuna karşılık, "Türkiye'ye kaynağı belirsiz döviz girişi olmaz. Turizmin çok yoğun yaşandığı bir ülkeyiz. Hem kendi vatandaşımızlarımızın gelip harcama yaptığı bir ülkeyiz. Her vatandaşımız 500 euro harcasa bunun karşılığı kayıtlı değil. 10 bin euro ile de gelebilir. Net hata-noksanın birçok nedeni var ama bu söylendiği şekli ile alakası yok." diye konuştu. Kavcıoğlu, dünyada Rus ve Ukraynalı turistlerin geldiği tek ülkenin Türkiye olduğunu, Rusların neredeyse hiçbir ülkeye gitmediğini kaydederek, şunları anlattı: "Bu insanlar kartla harcıyordu. Siz kartı yasakladığınızda nasıl harcayacaklar paralarını? Nakit harcayacak. Bunu anket usulüyle izleyebilirsiniz. Sadece bizim turizmde anket usulüyle yapılan turizm seyahat gelirlerini düzenlemeden 5 milyar dolara yakın bir düzenleme oldu. Bunu bile farklı şekilde eleştiriyorlar. Bu yeni değil, her dönemde yapılan bir şey. " Şahap Kavcıoğlu, Türkiye'nin ödemeler dengesi bilançosunun temiz olduğuna dair yoruma "kesinlikle öyledir" şeklinde yanıt vererek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bütün bankalarımız son derece dikkatlidir. Bunlar uluslararası standartlara göre kurulmuş, uyum tarafı uluslararası standartlara göre çalışır. Her şey bilgisayar sisteminde. Öyle bir sistem kurulmuş ki kimsenin müdahale etmesine gerek yok. Öyle bir sistem kurulmuş, öyle bir yazılım var ki siz eğer esrar, eroin ile ilgili farklı bir ilişkiniz varsa paranıza direkt otomatik olarak bloke koyuyor. Sistemin bu kadar ilerlediği bir noktada, Türkiye'nin burada katı olduğunu bildikleri halde... Türkiye yaptırımlara en iyi uyan ülkelerden birisi." Kavcıoğlu, faizlerin tek haneli rakama indirilmesinin büyümeye katkısına dair bir soruya karşılık, temel politikalarının "Türkiye'yi daha büyütmek, yatırımları ve üretimi artırmak" olduğunu söyledi. Büyümenin önemli bir kısmının net ihracattan geldiğini, bunu görerek faiz indirimlerine başladıklarını dile getiren Kavcıoğlu, kapasite kullanım oranlarının tarihsel ortalamanın üzerinde seyrettiğini, yeni taleplerdeki düşüşleri izlediklerini, faiz indirimlerinin bu süreçte üreticiye çok yardımcı olduğunu anlattı. Kavcıoğlu, makroihtiyati tedbirlerin, finansman maliyetlerindeki düşüşün ve yatırım kredilerinin büyümeye olumlu katkı yapacağını kaydetti. Türkiye'nin iki yıldır sürekli büyüyen üç ülkeden birisi olduğunu vurgulayan Kavcıoğlu, yıl sonu büyüme tahmininin yüzde 5'in üzeri olduğunu aktardı. Kavcıoğlu, kasım ayı enflasyonunun yüzde 2,88’inin yaklaşık yüzde 1,5’inin gıdadan geldiğine işaret ederek “Piyasada tartışmaları da biliyorsunuz. Burada baktığımız zaman uyguladığımız politikaların sonucunu görmeye başlıyoruz. Enerji dünyada hala sıkıntılı ve nereye gideceğini kestiremiyoruz ama Türkiye’de hem sübvansiyonlar hem de Cumhurbaşkanımızın uyguladığı politikalar… Gıdada da bunun yansımasını bekliyoruz. Enerji bizim kontrolümüzde olmamasına rağmen Türkiye bu ay itibarıyla hem fiyatlarda aşağı gelme noktasında hem de kullanım anlamında hiçbir zaman arz sıkıntısı yaşamadı. Ödeme noktasında da hiçbir sıkıntı yaşamadık. Bu da rezervlerimizin gücünü gösteriyor.” dedi. Gıda gibi bazı kalemlerde gündemde tartışılan konuların olduğunu belirten Kavcıoğlu, “Merkez Bankası Para Politikası ve bazı diğer bu konuştuğumuz ihtiyati tedbirler, arz-talep dengesi, faiz, çünkü orada da aynı faiz maliyeti 15-20 puan kadar geri geldi, 6-7 aydır. Dolayısıyla orada da aynı düşüşü bekliyoruz. Onun da bu aydan sonra yansıyacağını düşünüyoruz.” diye konuştu. Enflasyon rakamlarının açıklanmasından bu yana “baz etkisiyle gerileme oldu” yorumlarına ilişkin soru üzerine Kavcıoğlu, “Baz etkisinin çok büyük etkisi var tabii. Biliyorsunuz geçen seneki spekülatif kur ataklarından sonra özellikle kur ataklarından sonra fiyatlarda bir maliyet oluştu. Kasım ayında nispeten ama aralık ayında 13,5’lere varan, ocak ayında 11,8’e varan ve devamında yine mayıs ayına kadar kurun ve şubattan sonra da savaşın etkisiyle oluşan bir yüksek enflasyon. Bu sene tabii tarihsel ortalamaya baktığımız zaman fiyat hareketlerinin çok hareketli olduğu dönemler de dahil tarihsel ortalamadaki enflasyon oranlarımız bu oranların çok çok altında.” yanıtını verdi. Kavcıoğlu, tarihsel ortalamanın ay ay değiştiğini, aralık ayında 0,80-1,20 tarihsel ortalamanın bulunduğunu anlatarak enflasyon bunun biraz üzerinde de gelse 2023 sonu ve 2024'teki hedeflere ulaşabilecek noktada olunduğunu, bunun baz etkisinin de katkısıyla gerçekleşeceğini dile getirdi. “Beklediğimiz tarihsel ortalama veya tarihsel ortalamanın biraz üzerinde aralık ayını daha olumlu, daha iyi bekliyoruz. Yıl sonunu çok daha iyi bir noktada kapatacağız ve ocak sonrası şubatta hem baz etkisi hem de vurguladığımız, biraz önce bahsettiğim yani enflasyonu yükselten tüm etkenlerin geride kaldığını söylerken bunun özellikle Türkiye'de tarihsel olarak enflasyonun artmasında içeride, dış etkenleri bıraktığımız zaman özellikle kur artışları çok öne çıkıyor. İkincisi fiyat artışları tabii buna bağlı olarak. Çünkü kurdaki bir yüzde 10 artış, fiyatlarda yüzde 2 bir artış gibi böyle korelasyonlar var. Dolayısıyla kur artışı piyasada da böyle algılandığı için ondan sonra fiyat davranış bozuklukları dediğimiz önden yüklemeli fiyatlar gibi enflasyonun kontrolün dışına çıkması söz konusu ki geçtiğimiz yılda yaşadığımız ama öncesinde de küreselde enflasyonun da bir sorun haline geldiğini göz ardı edemeyiz. Yani bizim ben göreve başladıktan sonra temmuz, ağustos aylarında, mesela Temmuz Enflasyon Raporu’nda da ifade etmiştim. 10 yıllık fiyat artışlarının çok çok üzerinde aylık fiyat artışları başlamıştı. O zaman ne kur atağı vardı ne bir şey, o küreselden. Salgın, birikmiş taleplerin oluşmaya başlaması, arz şokları, tedarik zincirlerindeki sıkıntılar, yani uluslararası sorunlar da fiyatlar üzerinde etkili olmaya başlayınca dünya ile beraber bizde de ister istemez bozulma oldu.”

TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu, dünyada 2022'nin başından bu yana rezervi artan tek merkez bankasının TCMB olduğunu belirterek