TCMB: Parasal aktarım mekanizması desteklenmeye devam edilecek
TCMB Para Politikası Kurulu'nun 25 Ocak'taki toplantısına ilişkin özet yayımlandı. Özette, 2022'nin ikinci yarısından itibaren gerileyen enerji emtia fiyatlarında temmuzda başlayan artış eğiliminin ekimde sona erdiği, fiyatların izleyen dönemde yeniden düşüş sergilediği belirtildi. Son aylarda yataya yakın seyreden enerji dışı emtia fiyatlarının ise aralıkta bir miktar gerilediği aktarılan özette, ocağın ilk üç haftası itibarıyla enerji grubundaki sınırlı fiyat artışının enerji dışı gruptaki düşüşlerle dengelendiğinin izlendiği bildirildi. Özette, yurt içi üretici fiyatlarının aralıkta yüzde 1,14 yükseldiği, yıllık enflasyonun 1,97 puan artışla yüzde 44,2 olduğu belirtilerek, "Ana sanayi gruplarına göre incelendiğinde, enerji grubunda fiyatların yüzde 6,63 oranında gerilediği, diğer gruplarda ise fiyat artışlarının sürdüğü izlenmiştir. Bu dönemde yıllık enflasyon, enerji grubunda yüzde eksi 1,69 ile negatif bölgedeki seyrini sürdürürken, diğer gruplarda yüksek oranlarda ancak görece yatay seyretmiştir." değerlendirilmesinde bulunuldu. Küresel Arz Zinciri Baskı Endeksi'nin aralıkta tarihsel eğiliminde seyrettiği, uluslararası taşımacılık maliyetlerinin düşük seviyelerini koruduğu ifade edilen özette, küresel emtia fiyatlarının enerji grubu öncülüğünde aralıkta gerilemeye devam ettiği vurgulandı. Özette, döviz kurlarının, son aylardaki ılımlı artış eğilimini sürdürdüğü aktarılırken, "Öte yandan, jeopolitik sorunlarla birlikte küresel arz zincirinde yaşanan aksaklıklar dikkat çekmektedir. Kızıldeniz kaynaklı gelişmelere bağlı olarak ocak ayında navlun serilerinde yukarı yönlü fiyat hareketlerinin başladığı gözlenmektedir." ifadelerine yer verildi. Akaryakıt fiyatlarının, başta ulaştırma hizmetleri olmak üzere tüketici fiyatları üzerinde gerek üretim girdisi gerekse taşımacılık maliyetleri kanalıyla önemli bir etki oluşturma potansiyeline sahip olduğu belirtilen özette, şunlar kaydedildi: "Nitekim, 2023 yılı üçüncü çeyreğinde akaryakıt fiyatlarında döviz kuru, ham petrol fiyatları ve vergi düzenlemeleri kaynaklı olarak kaydedilen belirgin artışlar aynı çeyrek içinde ulaştırma hizmetleri fiyatlarına hızlı şekilde yansımıştır. Kasım ayında yatay seyreden ulaştırma hizmetler fiyatları, akaryakıt fiyatlarındaki gelişmelere paralel olarak aralık ayında gerilemiştir. Öte yandan, öncü göstergeler, asgari ücret ayarlaması ve akaryakıt fiyatlarında ağırlıklı olarak vergi kaynaklı artışı takiben ulaştırma hizmetleri fiyatlarının ocak ayında önemli ölçüde yükselmekte olduğuna işaret etmektedir. Bununla birlikte, jeopolitik gelişmelerle hızlı şekilde artan petrol fiyatlarındaki oynaklık enflasyon üzerinde potansiyel bir risk unsuru olmayı sürdürmektedir." Özette, hizmet sektöründe temmuzdan itibaren güçlü fiyat artışlarının kaydedildiği aktarılarak, "Yüksek atalet sergileyen hizmet sektöründe aylık artışlar 2022’ye kıyasla yüksek seyretmektedir. Temel mal ve hizmet gruplarını içeren C endeksinde 2023 yılı sonunda yıllık enflasyon yaklaşık yüzde 71 seviyesindeyken hizmet sektöründe yıllık enflasyonun yüzde 91 civarında olduğu gözlenmektedir. Hizmet sektörüne ait yayılım endeksi de aralık ayında tarihsel ortalamasının yaklaşık yüzde 34’ü kadar üzerinde seyrederek, artışların bir miktar güç kaybetmekle birlikte sektör geneline yayılmaya devam ettiğini göstermektedir." ifadelerine yer verildi. Yükselmeye devam eden konut fiyatlarının, geçmiş enflasyona endeksleme davranışı ve gayrimenkul piyasasındaki arz-talep uyumsuzluklarının, kira artışlarının yüksek seyretmesine neden olarak tüketici enflasyonunu olumsuz yönde etkilediğine işaret edilen özette, "Diğer taraftan, konut fiyatlarındaki artışlar zayıflarken, Perakende Ödeme Sistemi (PÖS) mikro verileri ve büyükşehirler için online platformlardan takip edilen veriler kira artış oranının son dönemde yavaşlama eğilimi gösterdiğine işaret etmektedir. Bu gelişmelerle uyumlu olarak, aylık kira artışı aralık ayında güç kaybetmiştir. Öncü göstergeler, ocak ayında kira artışının sözleşme yenileme sayısına bağlı olarak mevsimsel etkilerle yükseleceğini ima etmektedir." denildi. Özette, gıda, ücret ve turizm kaynaklı gelişmelerden önemli ölçüde etkilenen lokanta ve otel alt grubunda aylık fiyat artışlarının süreklilik gösteren bir görünüm arz ettiğine vurgu yapılarak, şu değerlendirmelere yer verildi: "Lokanta ve otel alt grubunu gıda fiyatları kanalıyla son dönemde yemek hizmetleri fiyatları sürüklemeye devam etmektedir. Aralık ayında lokanta-otel grubunda yemek hizmetlerinde aylık fiyat artışı önceki aya kıyasla belirgin bir değişiklik sergilemezken konaklama fiyatlarındaki düşüş devam etmiştir. Böylelikle alt grup aylık enflasyonu kasım ayına benzer bir değer almıştır. Öte yandan, asgari ücret artışı ve kırmızı et başta olmak üzere son aylarda yükselen gıda fiyatlarını takiben, lokanta-otel alt grubunda fiyatların ocak ayında önemli ölçüde yükselmekte olduğu izlenmektedir." Kira, eğitim, sağlık ve eğlence-kültür başta olmak üzere belirli hizmet kalemlerinin geçmiş tüketici enflasyonuna dönük fiyat belirleme davranışı sergileyerek, enflasyonist etkilerin uzun bir zamana yayılmasına neden olduğu aktarılan özette, sözleşmeye bağlı fiyat katılıklarının olduğu haberleşme hizmetleri de benzer bir etkide bulunurken, söz konusu alt grupta fiyat artışlarının güçlü seyrini sürdürdüğünün gözlendiği belirtildi. Özette, yakın dönem tüketici enflasyonu gerçekleşmeleri ile ocak ayı asgari ücret ve yönetilen/yönlendirilen kalem fiyat gelişmeleri dikkate alındığında, enflasyonun bir süre daha yüksek seyretme riskinin bulunduğuna işaret edilerek, eğitim, sağlık, sigorta ve bakım-onarım gibi belirli hizmet sektörlerinin bu bağlamda öne çıkacağının değerlendirildiği bildirildi. Kurulun, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarında başlayan sınırlı iyileşmenin devam ettiğini değerlendirdiği aktarılan özette, "Fiyatlama davranışındaki gelişmeleri izlemek için takip edilen göstergelerden biri olan tüketici enflasyonu yayılım endeksi asgari ücret düzenlemesi öncesinde görece yatay bir görünüm arz ederken, ocakta endeksin bir miktar yükseleceği değerlendirilmektedir. Yılın ilk ayına özgü zamana bağlı fiyat belirleme eğilimi ile ücret, otomatik vergi ve yönetilen/yönlendirilen fiyat düzenlemelerinin etkisi zayıfladıkça yayılım endeksinin yeniden düşüşe geçmesi beklenmektedir." denildi. Özette, orta vadeli enflasyon beklentilerinin ocakta da gerilediği belirtilerek, şu değerlendirmelere yer verildi: "Ocak ayı Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarına göre on iki ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi yüzde 41,2’den 2,14 puan azalışla yüzde 39,1; gelecek yirmi dört ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi yüzde 24,8’den 1,13 puan gerilemeyle yüzde 23,7; beş yıl sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi yüzde 12,6’dan 0,58 puan aşağı yönlü güncellemeyle yüzde 12,0 seviyesine düşmüştür. Cari yıl sonu enflasyon beklentisi ise 0,81 puan artışla yüzde 42,0 olarak ölçülmüştür. 12 ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentilerinin olasılık dağılımı incelendiğinde, dağılımın sola kaydığı, standart sapma ve değişim katsayısı gibi beklentilerin yayılımına dair göstergelerin ise bir önceki aya benzer seyrettiği gözlenmiştir." Parasal ve miktarsal sıkılaştırma ile sadeleşme kararlarının etkisiyle kredi faizlerinde gelinen seviyelerin hedeflenen finansal sıkılık düzeyiyle uyumlu olduğunun değerlendirildiği aktarılan özette, önceki PPK toplantı haftasından bu yana Türk lirası ticari kredi faizleri ılımlı bir artış ile yüzde 52,9 olarak gerçekleştiğine dikkat çekildi. Özette, aynı dönemde yatay seyreden konut kredisi faizlerinin yüzde 41,4 seviyesinde gerçekleştiği ifade edilerek, taşıt kredisi faiz oranlarının, yıl sonu satış kampanyalarının bitmesiyle 11,2 puan artarak yüzde 47,1 olarak, ihtiyaç kredisi (Kredili Mevduat Hesabı-KMH hariç) faizlerinin yatay bir görünüm ile 19 Ocak itibarıyla yüzde 61,9 olarak gerçekleştiği vurgulandı. Kredi büyümesi ve kompozisyonunda normalleşmenin devam ettiğine işaret edilen özette, "19 Ocak 2024 itibarıyla, 2023 yılı sonuna kıyasla bireysel kredi bakiyesi kredi kartlarında yüzde 1,68, taşıt kredilerinde yüzde -1,88 ihtiyaç kredilerinde yüzde 0,38, konut kredilerinde ise yüzde -0,40 değişim kaydederek toplamda yüzde 0,74 oranında artmıştır. Bireysel kredilerin önceki PPK toplantısı haftasından bu yana ortalama 4 haftalık büyüme oranları artış sergileyerek, yüzde 4,83 seviyesinde gerçeklemiştir. Taşıt kredileri ve ihtiyaç kredilerinde bu oran sırasıyla yüzde 3,47 ve yüzde 3,26 seviyesindedir. Bireysel kredi kartlarında ise bu oran yüzde 8,45 ile daha yüksek seviyelerde gerçekleşmiştir. Diğer taraftan, Türk lirası ve kur etkisinden arındırılmış yabancı para ticari kredilerin aynı dönemde ortalama 4 haftalık artış oranları sırasıyla yüzde 1,76 ve -0,15 seviyesinde gerçekleşmiştir." denildi. Özette, fiyat istikrarının sürekliliğini sağlamak hedefiyle, cari dengeyi iyileştirecek teknolojik dönüşümün, arz sürekliliğine katkı sağlayacak stratejik yatırımların ve ihracatın desteklenmeye devam edildiği belirtilerek, şunlar kaydedildi:"Bu kapsamda uygulanmakta olan programlar, makro finansal denge de gözetilerek hem krediye erişim hem de finansman maliyetlerini içerecek şekilde geliştirilmektedir. Uzun vadeli ve düşük maliyetli kaynakların makro finansal istikrarı destekleyecek alanlarda kullanılmasını hedefleyen Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi (YTAK) programı, fiyat istikrarına katkının ve yatırımların teknolojik katma değeri ile stratejik niteliğinin öne çıkarıldığı bir çerçevede uygulanmaktadır. Ayrıca, genel kredi büyümesi normalleşirken ihracat ve döviz kazandırıcı hizmetler reeskont kredilerinde yapılan düzenleme değişiklikleri ile de ticari kredi kompozisyonunun cari dengeye katkı sağlayacak nitelikte oluşacağı değerlendirilmektedir." Hazirandan itibaren sadeleşme süreci kapsamında bankacılık sisteminin sağlıklı işleyişini de temin etmek amacıyla alınan önlemlerle, öncelikle Türk lirası ticari kredilerinin akışının tesis edildiği aktarılan özette, "Haziranda sektör genelinde yüzde 0,34 artış kaydeden Türk lirası ticari krediler takip eden beş aylık dönemde ortalama aylık yüzde 2,35 arttıktan sonra aralık ayında yüzde 2,43 oranında büyümüştür. Bu süreçte artış eğilimi sergileyen Türk lirası cinsi mevduat faiz oranları ise aralık ayı sonunda yüzde 47,1 düzeyinde gerçekleşirken 19 Ocak haftasında yüzde 45,9 olmuştur. Sadeleştirme süreciyle uyumlu şekilde, kredi arzında ve mevduat faizinde gözlenebilecek oynaklıklara karşın, makroihtiyati kararlarla parasal aktarım mekanizması desteklenmeye devam edilecektir." değerlendirmesinde bulunuldu. Özette, ocak ayı faiz kararının da etkisiyle, Türk lirası mevduat payının artırılmasına yönelik düzenlemelerin, parasal sıkılaşma eşliğinde aktarım mekanizmasını güçlendirmeye ve bankacılık sisteminin fonlama kompozisyonunu iyileştirmeye devam edeceğinin öngörüldüğü belirtildi. Dış finansman koşullarının, rezervlerdeki güçlenme, cari dengedeki iyileşme ve Türk lirası varlıklara talebin, döviz kuru istikrarına ve para politikasının etkinliğine katkıda bulunmaya devam etmekte olduğu ifade edilerek, son dönemde yapılan anlaşmalar ile teknoloji yatırımlarını ve üretim kapasitesini geliştirecek alanlara yoğunlaşacak doğrudan yabancı yatırımların gelecek dönemde dış finansmanı destekleyeceği vurgulandı. Özette, geçen PPK döneminde 284 baz puan seviyesine gerileyen Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk priminin (CDS), ocakta küresel risk iştahındaki bozulmaya paralel artış kaydederek 24 Ocak 2024 itibarıyla 317 baz puan seviyesine yükseldiği belirtilerek, "Türk lirasının 1 ay vadeli kur oynaklığı mevcut PPK döneminde 0,76 puan artış, 12 ay vadeli kur oynaklığı ise 2,28 puan düşüş kaydederek 24 Ocak 2024 itibarıyla sırasıyla yüzde 8,60 ve yüzde 21,1 seviyelerine gelmiştir. Haziran ayından itibaren risk primi ve kur oynaklıklarındaki düşüşlere 2,37 milyar ABD doları Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) piyasasına ve 2,96 milyar ABD doları hisse senedi piyasasına olmak üzere toplam 5,33 milyar ABD doları net portföy girişi eşlik etmiştir. TCMB brüt uluslararası rezervleri bir önceki yıla göre yüksek seviyelerini korumakla birlikte önceki PPK dönemi ile karşılaştırıldığında 4,44 milyar ABD dolar azalarak 19 Ocak 2024 itibarıyla 138,1 milyar ABD doları seviyesine gerilemiştir." denildi. Kurulun politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 42,5’ten yüzde 45 düzeyine yükseltilmesine karar verildiği hatırlatılan özette, Kurulun, politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirlemeye devam edeceği bildirildi. Özette, Kurulun, parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de göz önünde bulundurarak, dezenflasyonun tesisi için gerekli parasal sıkılık düzeyine ulaşıldığını ve bu düzeyin gerektiği müddetçe sürdürüleceğini değerlendirdiği belirtilerek, "Kurul, politika faizinin mevcut seviyesinin aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sürdürüleceğini değerlendirmiştir. Enflasyon görünümü üzerinde belirgin ve kalıcı riskler oluşması durumunda ise parasal sıkılık gözden geçirilecektir." ifadeleri kullanıldı. Kurulun, mevcut mikro ve makroihtiyati çerçeveyi, piyasa mekanizmasının işlevselliğini artıracak ve makro finansal istikrarı güçlendirecek şekilde sadeleştirdiği aktarılan özette, şu değerlendirmelere yer verildi: "TCMB tarafından yapılan düzenlemelere ilişkin etki analizleri söz konusu çerçevenin tüm bileşenleri için enflasyon, faizler, döviz kurları, rezervler, beklentiler, menkul kıymetler ve finansal istikrar üzerindeki yansımalarıyla birlikte bütüncül bir bakış açısıyla değerlendirilerek yapılmaktadır. Bu kapsamda alınan kararlar ile birlikte sadeleştirme sürecinde önemli bir aşama kaydedildiği değerlendirilmiştir. Son dönemde, kamu harcamaları ile para tabanı gelişmelerinin etkisiyle piyasada geçici likidite fazlası oluştuğu gözlenmektedir. Kurul, faiz kararlarının yanı sıra, parasal sıkılaştırma sürecini destekleme amacıyla, kullandığı sterilizasyon araçlarının çeşitliliğini artırarak miktarsal sıkılaştırmaya devam edecektir. Bu çerçevede, Türk Lirası Depo Alım İhalelerinin düzenlenmesine devam edilmektedir. Bu kararlarla, temel politika aracı olan politika faizi parasal, finansal koşullar ve beklentileri etkilerken, Türk lirası likiditesindeki aşırılıkların dengelenmesi ve para politikasının etkinliğinin artırılması hedeflenmektedir." Özette, enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergelerin yakından takip edileceği ve Kurulun, fiyat istikrarının temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edeceği, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede almayı sürdüreceği belirtildi.