Altın fiyatları nasıl belirlenir?: Altın fiyatlarını etkileyen faktörler nelerdir?
Gündelik yaşamımızda bir takas aracı olarak görülen kağıt para birimleri, çağlar boyunca değişik formlarda kullanılırken; altın ise her zaman değerini korumuş ve zenginliğin bir sembolü olarak kendini göstermiştir. Günümüzde ise insanlar portföylerini çeşitlendirmek, enflasyona karşı koruma sağlamak ve kar elde edebilmek için altın satın almaktadır.
Geçmişten günümüze altının iyi bir yatırım aracı olduğu genel olarak kabul görse de, altın fiyatlarının nasıl belirlendiği ve günlük bazda altın fiyatlarını nelerin etkilediği hakkında çok az şey bilinmektedir.
Bu sebeple yazımızın devamında altın fiyatlarının nasıl belirlendiğini ve altın fiyatlarını etkileyen temel faktörleri açıklayacağız.
Altın, nadir bulunan değerli bir metal olması ve mücevher ile modern endüstri için kullanılması sebebiyle genel olarak yüksek fiyatlardan satılmaktadır.
Ancak altının uluslararası piyasada oluşan ons fiyatı Amerikan dolarına göre incelenmektedir. Dolayısıyla, doların ne kadar güçlü olduğu, yani euro dahil olmak üzere diğer belli başlı para birimleri karşısındaki seyri, bu fiyatı da etkileme gücüne sahiptir.
Türkiye’de ise altın sektörü, büyük ölçüde ithalata dayalı olması sebebiyle dolar/TL kurundan doğrudan etkilenmektedir.
Buna göre bir genelleme yapılması gerekirse, ülkemizde doların yükseldiği dönemlerde altın fiyatlarının artması, doların düştüğü dönemlerde de altın fiyatlarının gerilemesi beklenebilir.
Ancak küresel çapta altın fiyatlarının ons bazında değerlendirilmesi sebebiyle altın fiyatlarını bu iki temel katalizör eşliğinde incelemek gerekmektedir. Buna göre dünyada ons fiyatı artarken, dolar/TL’nin sabit kaldığı bir senaryoda altının gram fiyatı da artacaktır.
Ülkemizde gram altın fiyatını hesaplamak için ise şu formül kullanılmaktadır:
Ons altın fiyatı / 31,1034768 = 1 gram altın (dolar cinsinden)
Daha sonra elde edilen dolar cinsinden 1 gram altın fiyatı, dolar/tl kuru ile çarpılınca Türk lirası cinsinden 1 gram altının fiyatı hesaplanmış olmaktadır.
(Ons altın fiyatı / 31,1034768) x Dolar/TL = 1 gram altın fiyatı (Türk Lirası cinsinden)
Bu formül ise bize 1 gram 24 ayar altının fiyatını vermektedir.
Ancak algoritmalar, bankaların, komitelerin ve türev piyasaların kullandığı aynı piyasa verilerini değerlendirirken, yatırımcılar ise neredeyse hiçbir zaman spot altın fiyatını mevcut fiyattan fiziki olarak elde edememektedir. Bunun nedeni ise altın üretiminde yer alan madencilik ve arıtma maliyetleri olarak gösterilmektedir. Buna göre, yatırımcılar tarafından ödenen altın fiyatı spot fiyatının yanında işlem ücretleri ve bayi marjlarını da kapsar. Buna finans piyasalarında 'prim' denirken, düşük primli altın çeşitlerini seçmek ise altın yatırımında bireylere daha fazla kazanç sağlayacaktır.
Buna göre, altın fiyatını kimin belirlediği konusuna geçmeden önce, altın fiyatlarına yönelik hangi fiyattan bahsedildiğinin bilinmesi gerekmektedir. Temel olarak ise altın fiyatları iki farklı sınıflandırma altında incelenebilir.
Külçe altın alıp satarken fiyat, altın emtia spot fiyatı üzerinden kararlaştırılır. Bu, rafine edilmeden önce belirli bir ağırlıktaki altın için teorik bir fiyattır ve arz, talep ve para biriminin gücüne göre değişiklik göstermektedir. Spot fiyat sözleşmesinde fiyat ise satın alma anında piyasa tarafından belirlenir.
Buna göre altın satın alındıktan hemen sonra teslim edilecek fiyata spot fiyat denilmektedir. Normal bir piyasada, altın vadeli işlem fiyatları altının spot fiyatından çok daha yüksek olması beklenebilirken, fiziksel altına yüksek talep olduğu zamanlarda spot fiyat vadeli fiyattan daha yüksek olabilmektedir.
Vadeli altın sözleşme fiyatları ise gelecekte belirli bir tarihte belirli bir miktarda altın alımı için yapılan sözleşmelerdir. Bir altın vadeli işlem sözleşmesinin fiyatını birden fazla faktör belirleyebilir. Bu faktörler ise temel olarak, altının spot fiyatı, değerli metalin arz ve talebinde öngörülen değişiklikler, fiziksel altının taşınması ve depolanmasının tahmini maliyeti ve altının oluşturduğu risksiz getiri oranı olarak gösterilebilir. Bu faktörleri makalemizin devamında ayrıntılı olarak inceleyeceğiz.
Daha büyük alımlar için genellikle sabit fiyat kullanılırken, bu, dakika dakika gerçekleşen dalgalanmalara karşı koymak için tercih edilmektedir. Her fiyat ise spot fiyata yakın olan bir başlangıç fiyatının bir dizi elektronik açık artırma ile test edilmesi ve ayarlanmasıyla elde edilir. LBMA veya Comex gibi kuruluşlar tarafından belirlenen bu fiyatlar ise İngiltere’de sabah ve öğleden sonra olmak üzere günde iki kez hesaplanır.
Özetle altın fiyatları, altın vadeli işlem piyasalarındaki arz ve talebe dayalı rakamları hesaplayan ve hem spot fiyat hem de sabit fiyat için ortalamalar oluşturan birkaç banka, bir gözetim komitesi ve iç ve dış başkanlardan oluşan bir panel tarafından belirlenir.
Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Comex (CME) ve İngiltere'deki London Bullion Market Association (LBMA) bu büyük türev piyasalarını işletmektedir.
İngiltere’deki London Bullion Market Association (LBMA) ve Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Comex (CME) fiyatlandırma süreci dışında altın fiyatlarını etkileyen başlıca temel faktörler ise şunlardır:
Arz ve talebin temel ekonomik ilkesi, tüm menkul kıymetler üzerinde önemli bir etkileyicisi faktör olmasıdır. Buna göre altın talebi yüksek ve değerli metal arzı düşük olduğunda, altın fiyatları yükselecektir.
Bunun tam tersi olan yüksek arz ve düşük talep senaryosunda ise fiyatlar düşme eğilimi gösterecektir.
Ancak altının arz ve talebini diğer menkul kıymetlerden ayıran en önemli faktör, sınırlı bir arza sahip olması ve arzın her zaman sınırlı kalacak olmasıdır. Bazı analistlerin hesaplamalarına göre dünya yıllar önce altın arzında zirveye ulaşmış, bu nedenle üretim seviyeleri düşmeye başlamıştır. Ancak yatırımcılardan, merkez bankalarından ve sektörlerden gelen (özellikle sağlık ve tekoloji) altın talebinin güçlü kalmasına yol açmıştır. Bu ise genel olarak altın fiyatlarındaki yukarı ivmelenmenin yıllar itibarıyla devam etmesinin temel sebebi olarak gösterilmektedir.
Ulusal Ekonomik Araştırma Bürosu'ndan (NBER) ekonomist Claude B. Erb ve Duke Üniversitesi Fuqua İşletme Fakültesi'nde profesör Campbell Harvey de, “Altın İkilemi” başlıklı makalelerinde altının pozitif fiyat esnekliğine sahip olduğunu belirtmekte ve bunun esasen, daha fazla insan altın satın aldıkça, talep doğrultusunda fiyatın yükseleceği anlamına geldiğine işaret etmektedir. Bu aynı zamanda yatırımcılar altına ilgi göstermeye başladıkça, para politikası ne durumda olursa olsun fiyatın yükseleceği anlamına gelmektedir.
Talebi etkileyen temel faktör ise siyasi ve makroekonomik olaylar olarak gösterilmektedir. Bu faktörler, piyasa koşullarını şekillendirmekte, bu da altın fiyatlarını etkilemektedir. Eski Fed Başkanı Ben Bernanke de Büyük Durgunluk sırasında konuyla ilgili altın fiyatlarının bir ülkenin ekonomik sağlığını yansıttığı söylemiştir.
Buna göre, son dönemlerde altın fiyatları üzerindeki temel katalizör Rusya-Ukrayna savaşı olmuştur. Bu savaşın yol açtığı siyasi ve ekonomik çalkantılar da altın gibi güvenli liman varlıklarının satın alınmasına destek sağlamıştır.
Ülke para birimlerinin değer kaybı, bir ülkenin para biriminin bir veya daha fazla yabancı para birimine göre değer kaybettiğinde ortaya çıkan etkileyici bir faktördür. Enflasyon ve parasal genişleme gibi para politikaları para biriminin değer kaybetmesinin iki ana nedeni olarak gösterilebilmektedir. Bu durumun ise genel olarak altın fiyatlarını yukarı yönlü olarak desteklemesi beklenmektedir.
Örneğin 2005 ile 2015 yılları arasında doların satın alma gücü yüzde 20 oranında azalmış, bu süre zarfında altın fiyatları yüzde 169'un üzerinde artmıştır. Altın değerini koruma veya değer kazanma eğiliminde olduğundan ve para birimi satın alma gücünde önemli kayıplara maruz kaldığından, yatırımcılar ise portföylerindeki altın ağırlığını artırmıştır.
Buna göre, bir ülkenin para birimi zayıfladığında, yatırımcıların altına yöneldiği ve artan talep ile birlikte fiyatlarında artış gösterme eğiliminde olduğu söylenebilir.
Altın herhangi bir sabit getiri sunmadığı için (fiyat artışı/azalışı dışında), faiz oranı hareketlerine ters tepki verme eğilimindedir. Faiz oranları yükseldikçe altın, kısa vadeli ABD Hazineleri veya diğer devlet tahvilleri gibi faiz getiren menkul kıymetler lehine talep kaybeder.
Buna göre faiz oranları, uzun vadede altın fiyatı üzerinde önemli bir ters etkiye sahiptir. Ayrıca, altın fiyatlarının 2020'nin başlarında Covid salgını nedeniyle Fed'in faiz indirimlerine yanıt olarak önemli ölçüde yükseldiği göze çarpmaktadır. ABD faizleri dibe vurduktan sonra ise Fed'in faiz oranlarının öngörülebilir gelecekte sıfıra yakın kalacağını belirtmesiyle altın dengelenmiş daha sonra ise yatay bir seyir izlemiştir.
Son olarak, 2022'de yüksek enflasyona tepki olarak Fed, enflasyon kontrol altına alınana kadar faiz oranlarının yükseleceğini belirtmiş, bu dönemde ise altın fiyatlarının baskılandığı görülmüştür. Yatırımcılar ise bu dönemlerde artan faiz oranlarına karşı altının sabit bir getiri sunmaması sebebiyle ilgisini azaltmıştır. Azalan ilginin bir sonucu olarak ise altın fiyatlarında dönem dönem sert geri çekilmeler meydana gelmiştir.
Altın fiyatları arz ve talep, faiz oranları (ve faiz oranı beklentileri) ile hareket ederken, fiyatlardaki çalışma sistemi bazen mantığa aykırılık da gösterebilmektedir.
Örneğin, birçok yatırımcı altını enflasyondan korunma aracı olarak düşünür ancak altın arzı nispeten sabit bir varlıktır. Bu sebeple altın ve enflasyon arasındaki ilişkinin her zaman tam korelasyon içinde olduğunu söylemek mümkün değildir. Burada faiz oranları ve genel piyasa oynaklığı, altının kısa vadedeki performansı üzerinde çok daha fazla etkileyici olmaktadır.
Ekonomist Claude B. Erb ve Duke Üniversitesi Fuqua İşletme Fakültesi'nde profesör Campbell Harvey de altının enflasyonla iyi bir korelasyon göstermediğini ortaya koyarken; enflasyon yükseldiğinde, bu altının mutlaka iyi bir performans gösterebileceği anlamına gelmediğini belirtmiştir.
Bu durum ise en net olarak 2022 yılında enflasyon %7 seviyelerine yükselirken altının düşüş yaşadığı dönemde görülmektedir.
Buna göre, piyasalarda "riskten kaçış" hissi oluştuğunda, yatırımcılar emtia varlıklarını nakite çevirip ABD Hazine tahvilleri gibi daha güvenli bir yere geçmeye çalıştıklarından, altın da diğer emtialarla birlikte düşüş göstermektedir.
Ancak altının hafif piyasa dalgalanmalarından faydalanması (altının yükselmesi) ile altının diğer emtialarla birlikte satılacağı aşırı piyasa çalkantıları sırasında değer kaybetmesi (altının düşmesi) arasında ince bir çizgi vardır.
Bu sebeple yatırımcıların faiz, arz-talep, enflasyon ve diğer makroekonomik gelişmeleri birlikte değerlendirmesi gerekmektedir.
Altın fiyatlarını etkileyen faktörlerden biri de tedarik faktörleridir. Buna göre altın, brent petrol ya da kahve gibi emtiaların aksine doğrudan tüketiciler tarafından tüketilmezken; bunun yerine mücevher olarak kullanılmakta ya da saf haliyle teknoloji sektöründe ya da sağlık alanında bir girdi olarak tüketilmektedir. Bu sektörlerde artan talep ise altın fiyatının yükseliş ya da düşüş göstermesi üzerinde etkili olmaktadır.
Şimdiye kadar çıkarılan altının büyük çoğunlu ise piyasada olması sebebiyle piyasadaki bu altının tedarik aşamasında ortaya çıkan gelişmelerde fiyatları etkileyebilecek güçtedir.
Ayrıca altın fiyatları üzerinde tedarik faktörlerinin etkili olmasının bir diğer önemli sebebi ise şu ana kadar altının neredeyse tamamının çıkarılmış olması ancak bu altınların daha çok yastık altında kalmasıdır. Buna göre mücevher sektöründe kullanılan altınlar uzun bir süre ekonomiye geri kazandırılamamakta ve artan talep sonucunda yıllarca piyasadan çekilmektedir.
Buna göre, Hindistan ve Çin gibi ülkeler altını bir değer saklama aracı olarak görse de, buralarda altını satın alan insanlar düzenli olarak gündelik ve ticari hayatlarında bu varlıkları kullanmamaktadır. Yani çamaşır makinesi almak isteyen çok az kişi bunu altın bileziğini satarak yapmaktadır.
Ancak ülkemiz gibi enflasyonun yüksek seyrettiği ülkelerde vatandaşlar paralarının değerini korumak için altın yatırımına yönelmekte daha sonra ev ya da araba gibi ihtiyaçları için altını yeniden ekonomiye kazandırmaktadır.
Ekonomistler ise altın fiyatlarının piyasadaki en büyük belirleyicilerinden birinin genellikle merkez bankaları olduğunu söylemektedir. Buna göre, döviz rezervlerinin yüksek olduğu ve ekonominin canlandığı dönemlerde merkez bankaları, ellerinde tuttuğu altın miktarını azaltma eğiliminde bulunmaktadır. Çünkü altın bir güvenli liman olarak görülse de, tahvillerin ve hatta mevduat hesabındaki paranın aksine sabit bir getiri sunmamaktadır.
Bu sebeple ekonomilerin ivmelendiği dönemlerde merkez bankaları da varlıklarını atıl vaziyette tutmak istemeyerek, böyle dönemlerde altında satıcılı bir pozisyon almayı hedeflemektedir. Bu ise altın fiyatlarının düşmesine yol açacak bir gelişme olarak gösterilmektedir.
Ancak merkez bankaları, piyasayı çok fazla bozmaktan kaçınmak için altın satışlarını kartel benzeri bir şekilde yönetmeye çalışmaktadır. Buna göre, “Washington Uzlaşısı” adı verilen bir uzlaşma, bankaların bir yıl içinde 400 metrik tondan fazla altın satamayacağını belirtmektedir.
Bu bir anlaşma olmadığı için bağlayıcı değildir ancak küresel piyasalarda bir centilmenlik sözleşmesi olarak görülmektedir. Ancak bu uzlaşı, merkez bankalarının piyasaya bir kerede çok fazla altın satmak gibi hamlelerini engelleme özelliğiyle portföylerin de korunmasını sağlamaktadır.
Not: Eski Hazine Müsteşarı Mahfi Eğilmez ise Washington Uzlaşısı’nı, daha fazla büyümeye yönelik ilkeler içermesinden ötürü eleştirmekte ve demokrasinin yaygınlaştırılması, yargının ve denetimin bağımsızlaştırılması, eğitimin bilim temeline oturtulması konularına ağırlık verilseydi bugün küresel olarak çok daha iyi bir dünyada yaşanıyor olacağını belirtmektedir.
Merkez bankalarının yanı sıra, SPDR Gold Shares (GLD) ve iShares Gold Trust (IAU) gibi yatırımcıların madencilik hisseleri almadan altın satın almalarına olanak tanıyan borsa yatırım fonları (ETF'ler) da şu anda önemli altın alıcı ve satıcıları arasında görülmektedir. Buna göre, her iki ETF de borsalarda hisse senedi gibi işlem görmekte ve varlıklarını ons altın olarak ölçmektedir. Ancak bu ETF'lerin altın fiyatını yansıtmak için tasarlandığı unutulmamalıdır.