Asgari ücret nedir? Nasıl belirlenir?

Asgari ücret, çalışanlara emeklerinin karşılığı olarak ödenebilecek yasal açıdan en düşük ücret seviyesidir. Bu ücret seviyesi belirlenirken çalışanların gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarının karşılanması hedeflenir. Dönemlerine göre farklı hesaplamaların yapıldığı asgari ücretlerde bazı avantajlar ve dezavantajlar vardır. Aylık, haftalık veya günlük bir ücret politikası belirlenmişse, çalışanlara ülkenin iş kanunlarında belirtildiği gibi normal çalışma saatleri karşılığında ödeme yapılmalıdır. Fazla mesai ödemeleri asgari ücret hesaplamalarının dışında tutulmalıdır. Bu ücret politikasında fazla mesai ücreti alınamaması önemli bir uyumsuzluk sorunudur. Saatlik asgari ücretler çalışma saatleri açısından daha açıktır ancak bu çalışanlar, asgari ücret mevzuatı kapsamında çalışsalarda çalışma süresi hükümleri kapsamında değildirler. Bazı ülkeler ise kısa saatler çalışan işçiler için daha yüksek saatlik asgari ücretler belirlemiştir. Örneğin, Güney Afrika'da haftada 27 saatten az çalışan çalışanlar için saatlik ücretler daha yüksektir.
Emeğin alt fiyatı olarak da tanımlanan asgari ücret, çalışanların hayat standartlarının belirlenmesinde önemli olduğu kadar, ekonominin gelişmesine tesir eden bir maliyet faktörü olarak da önemli bir yere sahiptir.

Çalışma hayatında yer alan kişiler, emeklerinin karşılığında alacakları tutarın satın alma güçlerini artırmasını isterken, işverenler maliyetlerinin ödeme kapasitelerinin üzerine çıkmamasını istemektedir.

Bu sebeple çalışanlar ve işverenler, asgari ücrete yapılacak zam oranını her yıl merakla beklemektedir.

Siz de asgari ücret ile ilgili daha fazla bilgi sahibi olmak ve “Asgari ücret nedir?”, “Asgari ücretin özellikleri nelerdir?”, “Asgari ücret uygulamasının amacı nedir?”, “Asgari ücret nasıl belirlenir?”, “Türkiye’de asgari ücretin temel sorunları nelerdir?”, “Asgari ücret ödeme esasları nelerdir?”, "Avrupa'da brüt asgari ücret ne kadar?" gibi soruların cevabını öğrenmek için yazımızı okumaya devam edebilirsiniz.

Asgari ücret, bir işverenin belirli bir dönemde yapılan iş için çalışanlara ödemekle yükümlü olduğu, toplu sözleşme veya bireysel sözleşmelerle indirilemeyen taban ödeme miktarı olarak tanımlanır. Bu tanım, asgari ücretin bağlayıcı niteliğine de atıfta bulunur.

Buna göre, işverenin o yıl için belirlenen asgari tutarın altında bir ödemeyi çalışanlarına yapması yasaklanmıştır.

Asgari ücret, kanunlar aracılığıyla farklı ülkelerde farklı şekillerde belirlenebilir. Bu bir ücret konseyi, iş mahkemesi ya da toplu sözleşme hükümlerine kanun hükmü kazandırılarak olabilir.

Asgari ücret ayrıca, sadece asgari ücretle çalışanları değil, toplu iş sözleşmesi uygulanan iş yerlerindeki ücretler başta olmak üzere tüm çalışanların ücretlerini de artırıcı bir etkiye sahiptir.

Asgari ücret kavramı, başlangıçta nispeten az sayıda işçi kategorisini kapsarken, özellikle savunmasız olduğu düşünülen grupları korumayı hedefleyerek ortaya çıkarıldı.

Yeni Zelanda 1894 yılında asgari ücreti uygulamaya koyan ilk ülke olurken, onu 1896 yılında Avustralya ve 1909 yılında Birleşik Krallık izledi. Bu dönemlerde asgari ücret, aşamalı olarak kaldırılacak geçici bir önlem olarak düşünülüyordu.

İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ise asgari ücret uygulayan ülkelerin sayısı artış gösterdi. Hindistan ve Pakistan gibi yeni bağımsızlığını kazanan ülkeler asgari ücreti benimsemeye başladı. Bu yıllarda Fransız sömürgesi Afrika ülkeleri, tarım sektörü için düşük bir ücreti benimseyen Fransız ekolünü kabul etmişken, Anglosakson sömürgesi olan Afrika ülkeleri sektörel ücretlere dayanan ekolü benimsedi.

Ancak asgari ücret, tüm işçilerin düşük ücretlere karşı korunması gerektiğini düşüncesiyle, giderek daha fazla benimsenmeye başladı ve sonraki dönemlerde dünya genelinde emeği koruyan bir standarda dönüştü.

Ulusal olarak uygulanan asgari ücret politikasını ise Hollanda 1969’da, Fransa 1970’de ve İspanya'da 1980’de uygulamaya başladı. Amerika Birleşik Devletleri'nde ilk yıllarda iş gücünün yaklaşık %20'sini kapsayan bu uygulamanın kapsamı 1970 yılında yaklaşık %80'e ulaştı. Sektörel asgari oranlara sahip ülkelerde de kapsam ilerleyen zamanlarda genişletildi.

Ancak, 1970'lerin ve 1980'lerin ekonomik ve entelektüel meseleleri bu genişlemeyi bazı ülkelerde durma noktasına getirdi. Birleşik Krallık, 1980'lerde ücret konseylerini kapattı.

Çalışan yoksulluğunu ve eşitsizliğini ele almak için 1990 ve sonralarında ise birçok ülkede asgari ücret sistemi yeniden kuruldu.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı'nın (OECD) sekiz üyesi; Çek Cumhuriyeti, Slovak Cumhuriyeti, Polonya, Estonya, Slovenya, İrlanda, İsrail ve Almanya 1990'ların başında asgari ücreti benimserken, Birleşik Krallık ise 1999 yılında ulusal kapsama sahip yeni bir yasal asgari ücret uygulamasını devreye aldı.

Çoğu OECD ülkesinde ise Danimarka, Finlandiya, Norveç veya İsviçre'de olduğu gibi toplu sözleşmeler yoluyla belirlenen yasal zeminler oluşturuldu. Sonuç olarak, farklı şekillerde de olsa asgari ücret tüm Avrupa ülkelerinde uygulanmaya başladı.

Türkiye'de ise asgari ücret, 1936 tarihli İş Kanunu ile mevzuata girmesine rağmen 1951'e kadar uygulanmamıştı. Asgari ücret, 1951-1967 yılları arasında mahalli komisyonlarca belirlenirken, bugün geçerli olan Asgari Ücret Tespit Komisyonu uygulamasına ise 1967 yılından sonra geçildi.

1969, 1972 ve 1973 yıllarında bölgesel asgari ücret tespiti yapılırken, 1974 yılından itibaren sanayi ve tarım sektörü olarak ulusal düzeyde asgari ücret belirlenmeye başladı. 1989 yılından itibaren ise tarım ve sanayi ayrımı kaldırılarak, tek asgari ücret uygulanmaya başlandı.

Asgari ücret, mevzuat hükümleriyle belirlenerek yürürlüğe konması sebebiyle bağlayıcı ve taraflar arasında indirime konu edilmeyecek bir düzenlemedir.

Asgari ücret belirlenirken bireyin eğitimi, kıdemi, deneyimi gibi niteliklerden ya da işin koşulları, çalışma ortamı, niteliği gibi unsurlardan bağımsız olarak hesaplama yapılır.

Asgari ücret sadece işçileri değil, tüm çalışanları kapsayan bir ücret düzenlemesidir.

Asgari ücret artışları sosyal önceliklerin dikkate alındığı bir mekanizmayken, asgari ücretin üstündeki artışlar genellikle verimlilik odaklı artışlardır. Asgari ücret uygulamaları ile çalışanların gelir dağılımından daha adil pay almaları hedeflenir.

Asgari ücret, bu ücretle geçinen çalışanları doğrudan etkilemesinin yanında, yasal mevzuattaki birçok düzenlemede ölçü olarak kabul edilmesi bakımından da toplumun büyük bölümünü ilgilendirir. Asgari ücret rakamı; işsizlik maaşı, kıdem tazminatı, GSS primleri, askerlik ve doğum borçlanması, isteğe bağlı sigorta primleri, staj ücretleri, asgari ücretlilerin rapor ücretlerinin de aralarında olduğu birçok kalemi etkiler.

Asgari ücretle devletler ekonomik ve sosyal olarak pek çok hedefi bir arada sağlamayı hedeflemektedir. Bu hedeflerden bazıları ise şunlardır:

Çalışanların düşük ücretlerle çalışmasının önüne geçilmesi,

Yüksek enflasyon dönemlerinde çalışanların alım gücünün ve yaşam standartlarının korunması,

Eşit iş için eşit ücret ilkesinin hayata geçirilmesi ve böylelikle ücret farklılıkların giderilmesi,

İşverenler üzerinde oluşacak maliyet faktörlerinin dikkate alınarak dönemsel olarak yapılan artışlar sayesinde işverenlerin ani maliyet artışlarından korunmasının sağlanması,

Ekonomik ve sosyal eşitsizliklerle mücadele edilmesinin sağlanması amaçlanır.

Ancak, asgari ücret rakamlarındaki artışın tek başına bu işlevleri yerine getirmesi mümkün değildir. Burada asgari ücret, hedeflenen amaçlara ulaşmak için diğer istihdam politikalarına destek sağlar.

Türkiye’de asgari ücret, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 39. maddesi uyarınca, Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından belirlenir.

Teamül üzerine aralık ayında 4 kez toplanan Asgari Ücret Tespit Komisyonu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tarafından duyurulan tarihlerde bir araya gelir.

4857 sayılı İş Kanununun asgari ücretle ilgili 39. maddesine göre Asgari Ücret Tespit Komisyonu asgari sınırları en geç 2 yılda bir belirlemek zorundadır.

Asgari Ücret Komisyonu, T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından belirlenecek üyelerden birinin başkanlığında toplanır. Toplantıda; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürü veya yardımcısı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürü veya yardımcısı, Devlet İstatistik Enstitüsü Ekonomik İstatistikler Dairesi Başkanı veya yardımcısı, Hazine Müsteşarlığı Temsilcisi, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı'ndan konuyla ilgili daire başkanı veya yetkilendirdiği bir görevli, bünyesinde en çok işçiyi barındıran en üst emek örgütünün farklı iş kolları için seçeceği 5 temsilci ve bünyesinde en çok işvereni bulunduran işveren örgütünün farklı iş kolları için seçeceği 5 temsilci olmak üzere toplam 15 üye bulunur.

Bakanlığın çağrısı üzerine toplanan komisyon, bu 15 üyenin en az 10 üyesinin katılmasıyla toplanır. Oylama çoğunluk esasına göre yapılırken, iki farklı seçenek için eşit sayıda oy kullanılması halinde komisyon başkanının oy verdiği seçenek kabul edilir.

Bu kararın toplanan bilgi ve belgelere dayandırılması zorunluluğu varken, Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun belirlediği karar, nihaidir.

Komisyon'un nihai kararı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girer. Yayımlandığı ayı takip eden aydan itibaren ise bu rakam tüm çalışanlar için geçerli olur.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından asgari ücret belirlenirken güncel enflasyon rakamı, ülkenin sosyal ve ekonomik yapısı, toplu iş sözleşmelerindeki ücretlerin seyri, ülkedeki işlerin niteliği gibi kriterler dikkate alınır. Fakat asgari ücret belirlenirken çalışanın ailesi dikkate alınmamaktadır. Türkiye’de asgari ücret konusundaki en büyük sorunlardan biri, asgari ücret belirlenirken çalışanın ailesinin değil sadece kendi ihtiyaçlarının dikkate alınmasıdır.

Türkiye’de yürürlükte olan Asgari Ücret Yönetmeliğinde, asgari ücret, “işçilere normal bir çalışma günü karşılığında ödenen ve çalışanın gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücret” olarak tanımlanmaktadır. Yönetmelikte de asgari ücret tanımlanırken işçinin aile ihtiyaçlarının karşılanması dikkate alınmamış sadece kendisini geçindirmekte olduğundan bahsedilmiştir. Fakat bu tanım oldukça eleştirilen bir ifadedir. Çünkü bir ailede sadece tek kişinin çalıştığı bir durumda asgari ücretin yetersiz kalması durumu çıkmaktadır.

Diğer önemli sorun ise asgari ücrete uygulanan kesintilerdir. Türkiye’de belirlenen asgari ücret brüt ücreti göstermekte olup, çalışanın eline geçen tutar kesintiler nedeniyle çok daha düşük olmaktadır. Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından belirlenen brüt asgari ücretten yapılan kesintiler sonucunda net asgari ücrete ulaşılmaktadır. Asgari ücretten SGK primi, İşsizlik Sigortası Fonu kesintileri yapıldıktan sonra net asgari ücret ortaya çıkmaktadır.

Asgari ücretin etkinliğinin sağlanamaması ise bir diğer önemli sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Sözleşme düzenlemelerine bakılmaksızın kadınlar, gençler ve göçmen çalışanlar da dahil olmak üzere bir istihdam ilişkisindeki bazı çalışanlar, işverenlerin asgari ücret tutarının altında ödemelerine maruz kalmaktadır.

Asgari ücret bir saatlik çalışma, bir haftalık çalışma, bir aylık çalışma veya başka herhangi bir zaman dilimi için belirlenebilir.

Belçika, Estonya, Fransa, Lüksemburg, Malezya, Romanya ve Ukrayna hem saatlik hem de aylık asgari ücret uygulamaktadır. Buna karşın, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri sadece saatlik asgari ücret uygularken, Malta haftalık asgari ücret uygulamaktadır.

Türkiye'de ise asgari ücret, bir işçinin kanuna göre 30 gün üzerinden minimum alması gereken brüt ücrettir. Türkiye'de asgari ücretin günlük olarak belirlenmesi esasken, günlük hesap üzerinden de aylık ve saatlik ücret hesaplanır.

Ülkemizde ayrıca bu ücretler, iş günlerinde ödenmelidir. Ödeme gününe tatil günü denk gelmesi durumunda, ödeme tatilden sonraki ilk iş gününde yapılabilir. Mücbir sebepler halinde ise çalışanların ücreti 20 gün geciktirilebilir. Bu sürenin sonunda ödemenin gerçekleştirilmemesi durumunda, çalışanlar iş yapma yükümlülüğünden vazgeçebilir. Bu durum gerekçe gösterilerek çalışanların sözleşmeleri ise feshedilemez.

Çalışan ücretlerinin nakit olarak ödenmesi esastır. Bono, kupon ve senet gibi değerli kağıtlarla ödeme yapılması yasaktır. Çünkü 4857 sayılı İş Kanunu’nun 32’nci maddesinde emre muharrer senetle (bono ile), kuponla veya herhangi bir şekilde ücret ödemesinin yapılamayacağı emredilmektedir.

Beşten fazla işçi çalıştıran iş yerlerinde ödemelerin ise banka aracılığıyla yapılması zorunludur. Zamanında ödenmeyen ücretler için en yüksek faiz oranı uygulanır.

Ayrıca, işveren her ödemede işçiye ücret hesabını gösteren ve iş yerinin özel işaretini taşıyan imzalı bir bordro vermek zorundadır. Ödeme tarihi, gerçek ücret tutarı ve kesintiler bu bordro üzerinde ayrıntılı olarak belirtilmelidir.

Çalışanların aylık ücretlerinin dörtte birinden fazlası haczedilemez. Yine bu miktardan fazlası devir ve temlik edilemez. Tazminat alacakları bu sınırların dışında kalarak haczedilebilirken, nafaka alacağı nedeniyle borçlunun maaş ve ücretinin tamamı da haczedilebilir.

Tüm Avrupa ülkelerinde özel sektörün en azından bir kısmını kapsayan ya yasal ya da toplu sözleşmeye dayalı bir asgari ücret uygulaması vardır. Ancak dünya genelinde asgari ücret uygulamayan az sayıda istisna da vardır. Karayipler'de Surinam, Asya'da Singapur ve Brunei, Afrika'da ise Etiyopya, Eritre ve Somali gibi istisnalar bulunur. Arap devletleri arasında ise Katar, Bahreyn veya Birleşik Arap Emirlikleri'nde asgari ücret bulunmamaktadır.



Kaynak: Eurostat

Asgari ücret nedir? Nasıl belirlenir?