Endeks nedir? Dünyadaki başlıca endeksler nelerdir?

Endeksler, belli bir zaman dilimi içerisinde bulunan menkul kıymetlerin fiyat, maliyet, satış, üretim gibi verilerinin toplanması ile oluşturulan göstergelerdir. Borsa endeksleri ise borsada işlem gören hisse senetlerinin performanslarını ölçmek amacıyla kullanılan temel göstergelerdir. Endeks fonları ne kadar avantajlı olsa da, herkese uygun bir yatırım tercihi değildir. Endeks fonlarına yatırım yapmanın başlıca dezavantajları ise şunlardır:
Borsa endeksleri aynı zamanda bir ülkenin borsasının genel göstergesi olarak da değerlendirilmektedir.

Borsa endeksleri ayrıca bütünsel olarak oluşturulabildiği gibi sektörel bazda da oluşturulabilir. Borsa endekslerinin bu çok yönlü yapısı ise tüm yatırımcıların borsa endekslerinin ne olduğunu bilmesini ve yatırım stratejilerinde alternatif bir bilgi kaynağı olarak takip etmesini gerektirmektedir.

Bu sebeple yazımızın devamında “Borsa endeksi nedir?”, “Borsa endeksleri nasıl oluşturulur?”, “Dünyanın önemli borsa endeksleri nelerdir?”, “Borsa İstanbul'un önemli endeksleri nelerdir?”, “Borsa endekslerine nasıl yatırım yapılır?”, “Farklı endeks türleri nelerdir?”, “Endeks fonlarına yatırım yapmanın avantajları nelerdir?”, “Endeks fonlarına yatırım yapmanın dezavantajları nelerdir?” gibi soruların cevabını paylaşacağız.

Borsa endeksleri, belirli bir grup varlığın ya da bütüncül olarak bir ülkenin menkul kıymetlerinin performansını standart bir şekilde izlemek için kullanılan bir göstergedir. Bunlar, S&P 500 Endeksi veya Dow Jones Endüstriyel Ortalaması (DJIA) gibi tüm piyasayı kapsayan geniş tabanlı bir endeks olabileceği gibi küçük sermayeli hisse senetlerini izleyen Russell 2000 Endeksi gibi belirli bir sektörü veya segmenti izlemek amacıyla özel olarak da oluşturulabilir.

Bir borsa endeksi, seçilen bir grup hisse senedi veya diğer varlıkların iniş ve çıkışlarını takip ederken; bir piyasa endeksinin performansını izlemek, borsanın genel performansı görmek konusunda oldukça önemli bir avantaj sağlar. Piyasa endekslerini takip etmek ayrıca endeks fonlarının ve borsa yatırım fonlarının (ETF'ler) oluşturulmasında, finans şirketlerine de rehberlik eder ve yatırımların performansını ölçmeye yardımcı olur. Bu sebeple bir piyasa endeksi, belirli bir grup hisse senedi, tahvil veya diğer yatırımların performansı hakkında fikir sahibi olabilmek için oldukça önemlidir.

Piyasa endeksleri söz konusu olduğunda ise belirlenmiş kesin bir büyüklük yoktur. DJIA sadece 30 hisse senedi içerirken CRSP endeksinde 3.700'den fazla hisse senedi bulunmaktadır. Burada önemli olan hissenin ilgili endekslerin amacına uygun olarak seçilmesidir.

Her borsa endeksinde hangi şirketlerin veya diğer yatırımların dahil edileceği belirlenirken farklı özel formüller kullanılır. Burada piyasanın geniş kesimlerinin performansını ölçen endeksler, yalnızca piyasa değeri veya tedavüldeki tüm hisselerinin toplam değeri açısından üst sıralarda yer alan şirketleri içerebilir. Alternatif olarak bu hisseler bir uzman komitesi tarafından seçilebilirler veya sadece belirli bir borsada işlem gören tüm hisseleri temsil edecek şekilde belirlenebilir.

Bir hissenin dahil edileceği endeks belirledikten sonra bir diğer aşama ise bu şirketlerin endekste nasıl temsil edileceğinin belirlenmesidir. Bu da endeks ağırlığı olarak adlandırılan ve borsa endeksi oluşturulmasında kritik öneme sahip bir diğer faktördür. Burada, bir endekse dahil edilen tüm şirketler endeks performansı üzerinde eşit etkiye sahip olabilirken, piyasa değeri veya hisse değerine bağlı olarak farklı bir ağırlıklandırmaya da sahip olabilir.

Endeksler, genellikle endeksin çeşitli bileşenlerinin nasıl ağırlıklandırılacağı göz önünde bulundurularak üç farklı yol ile ağırlıklandırılır. Bu başlıca ağırlıklandırma yolları ise şunlardır:

Piyasa değeri ağırlıklı bir endekste, endeks daha yüksek piyasa değerine sahip hisse senetlerini daha ağırlıklı olarak temsil eder. Bu yapıda, büyük şirketler endeksin performansı üzerinde daha büyük bir etkiye sahip olur.

Eşit ağırlıklandırılmış bir endekste, endeks tüm bileşenlerden aynı oranda etkilenir. Bu ise her şirketin performansının ister büyük ister de küçük şirket olsun, endeksi aynı miktarda etkilediği anlamına gelir. Buna bazen ağırlıklandırılmamış endeks de denilir.

Fiyat ağırlıklı bir endeks, her şirkete mevcut hisse fiyatına göre farklı bir ağırlık verir. Daha büyük hisse fiyatlarına sahip şirketler, gerçekte ne kadar büyük veya küçük olduklarına bakılmaksızın, bu endekslerde daha fazla ağırlıklandırmaya sahiptir.

Yukarıda bahsedilen üç farklı ağırlıklandırmaya göre oluşturulan dünya genelinde binlerce endeks vardır.

Amerika Birleşik Devletleri'nde önde gelen üç borsa endeksi; Dow Jones Industrial Average, S&P 500, Nasdaq Composite ve Russell 2000'dir. Financial Times Stock Exchange 100 (FTSE 100) Endeksi ve Nikkei 225 Endeksi sırasıyla İngiliz ve Japon borsaları için popüler göstergelerdir. Borsası olan çoğu ülkede de bu endekslere benzer en az bir endeks listelenmektedir. Buna göre, piyasalarda yaygın olarak bilinen küresel çaptaki başlıca endeksler ise şunlardır:

Küresel çapta en çok bilinen endekslerden biri olan S&P 500, S&P Dow Jones Indices'teki bir komite tarafından belirlenen ABD'deki en güçlü 500 şirketin performansını takip eden bir endekstir. S&P 500 ağırlıklandırma olarak ise piyasa değerini baz alan bir endekstir.

Dow Jones Endüstriyel Ortalaması (DJIA), S&P Dow Jones Indices tarafından seçilen sadece 30 ABD şirketinin performansını takip eden nispeten dar kapsamlı bir endekstir. DJIA'daki hisse senetleri sağlıktan teknolojiye kadar çeşitli sektörlerden gelir ancak hepsi mavi çipli hisse senetleri olarak bilinir. Bu da güçlü bir finansal performans geçmişine sahip oldukları anlamına gelir. DJIA ayrıca ağırlıklandırma olarak fiyat ağırlıklı piyasa endeksidir.

(Mavi çipli hisse senedi terimi, mavi çiplerin en yüksek değere sahip olduğu pokerden dolayı hisse senedi piyasasında da en güçlü şirketler için kullanılır. Bu hisse senetleri kendi sektörlerinde lider olarak tanınmış, yüksek kaliteli şirketleri tanımlamak için kullanılır. Bu hisse senetleri ayrıca tarihleri boyunca güçlü bir büyüme gösterme eğilimindedir. Ayrıca, mavi çipli hisse senetlerinin piyasa değeri genellikle 5 milyar dolar veya daha fazladır. Intel, Coca-Cola, Apple, Walt-Disney ve IBM gibi şirketler en bilinen mavi çipli hisse senetlerinden bazılarıdır.)

Nasdaq 100, Nasdaq borsasında listelenen en büyük ve en aktif işlem gören 100 hisse senedinin performansını takip eder. Nasdaq'taki şirketler birçok farklı sektörde yer alabilir ancak genellikle teknoloji sektöründedir. Nasdaq 100 ağırlıklandırma olarak ise piyasa değerini baz alan bir endekstir.

NYSE Bileşik Endeksi, New York Borsası'nda (NYSE) işlem gören tüm hisse senetlerinin performansını izleyen kapsamlı bir endekstir. NYSE, ağırlıklandırma olarak, piyasa değerini baz alır.

Russell 2000 neredeyse tüm ABD hisse senetlerinden oluşan Russell 3000 Endeksi’ne dahil olan 2.000 küçük şirketin performansını ölçer. Russell 2000 piyasa değerine göre ise ağırlıklandırılmış bir endekstir.

Ülkemiz borsasının genel olarak 3 önemli endekse sahip olduğunu söyleyebiliriz. Bunlar arasında en çok takip edilen BIST 100 endeksidir. BIST 100 endeksi, Türkiye’nin en büyük piyasa değerine ve en yüksek işlem hacmine sahip 100 şirketin hisselerinden oluşur. Aynı zamanda bu endeks, ülkemizde borsanın performansının ölçülmesi için gösterge niteliğindedir.

Ülkemizde BIST 100 endeksi dışında BIST 30 ve BIST 50 endeksleri en bilinen endekslerdir. Buna göre, BIST 50 endeksi, Türkiye’nin en büyük piyasa değerine ve en yüksek işlem hacmine sahip 50 şirketinin hisselerini içerir. Dolayısıyla bu endekste yer alan her hisse senedi, BIST 100 endeksinde de yer almaktadır.

BIST 30 endeksi ise Türkiye’nin en büyük piyasa değerine ve en yüksek işlem hacmine sahip 30 şirketinin hisselerini içerir. Buna göre, BIST 30 endeksinde yer alan hisseler, hem BIST 50 hem de BIST 100 endeksinde de yer alır.

BIST 100, BIST 50 ve BIST 30 endekslerinde yer alan hisseler ise A ve B grubu olarak tanımlanan hisselerken; daha riskli olarak görülen C ve D grubundaki hisseler ise bu endeksin içinde yer almamaktadır.

Bu endeksler yılda 4 defa yeniden hesaplanırken, dönemsel değişiklikler yapıldığı durumda, ilgili dönemin başından itibaren en az 10 gün önce yatırımcılara duyurulmaktadır. Endekslerin hesaplandığı aylar ise genellikle ocak, nisan, temmuz ve ekim aylarıdır.

Borsa İstanbul’da endekslerin ağırlıklandırılmasında ise en fazla yüzde 10 şartı bulunmaktadır. Buna göre, 3 büyük endeks oluşturulurken bir şirketin hissesine en fazla yüzde 10 oranında yer verilmektedir. Bunun sebebi ise endeks içinde ilgili hisse senedine daha fazla yer verilmesi halinde, şirket paylarında yaşanabilecek değişimlerden endeksinde etkilenebilme potansiyeline sahip olmasıdır. Bu durumun engellenmesi için böyle bir sınırlama getirilmiştir.

Bu ana endeksler dışında sektör performanslarının ölçüldüğü ya da yatırım stratejilerine göre şekillendirilmiş farklı borsa endeksleri de bulunur. Bu endekslerin başlıcaları ise şunlardır:

Bankacılık sektörünün performansını ölçen BIST Banka Endeksi – XBANK

İnşaat sektörünün performansını ölçen BIST İnşaat Endeksi – XINSA

Turizm sektörünün performansını ölçen BIST Turizm Endeksi – XTRZM

Sanayi sektörünün performansını ölçen BIST Sınai Endeksi – XUSIN

Hizmet sektörünün performansını ölçen BIST Hizmet Endeksi – XUHIZ

Metal ana sektörünün performansını ölçen BIST Metal Ana Endeksi – XMANA

Ulaştırma sektörünün performansını ölçen BIST Ulaştırma Endeksi – XULAS

Temettü verimliliğinin yüksek olduğu şirketlerin performansını ölçen BIST TEMETTU 25 Endeksi - XTM25

Görüldüğü üzere, Borsa İstanbul kapsamında performans takibinin yapıldığı çok sayıda endeks vardır. Bu endekslerin dışında halka arz gibi endeksler de yatırımcılar tarafından sıklıkla takip edilmektedir.

Borsa endeksleri tıpkı hisse senetleri gibi alınıp satılabilir. Ancak bunu doğrudan yapmak hisse senedi alıp satmak kadar kolay değildir. Bunun için yatırımcılar, bir fon veya CFD olarak kısaltılan fark kontratlar üzerinden yatırımlarını gerçekleştirmelidir. Burada yatırımcıların alternatif olarak kullanabileceği bir diğer yol ise Vadeli İşlemler ve Opsiyon Borsası’dır. Buradan da yatırımcılar bazı endeksleri alabilir ya da ilgili endeksin düşmesini beklediği dönemlerde endeksi açığa satabilir.

CFD (Contracts for Difference) ise hisse senedi, tahvil, endeks veya emtia gibi varlıklara fiilen sahip olmadan sadece fiyat beklentilerinin alınıp satılmasını sağlayan türev araçlardır. Forex piyasasında işlem gören bu varlıklar fark kontratları olarak da bilinir. Örneğin S&P 500 endeksine dayalı bir CFD’ye bir forex yatırımcısı olarak yatırım yapılması mümkündür. Ancak bunun için onaylı bir aracı kurumun seçilmesi gerektiği unutulmamalıdır.

Özetle şirketlerin bir karışımının performansını takip ettikleri için önde gelen endekslere dayalı fonlar hızlı, kolay ve ucuz bir şekilde yatırım yapmanın oldukça verimli bir yolu olarak kabul edilebilir. Endeks fonları ve borsa yatırım fonları (ETF'ler) hazır çeşitlendirilmiş bir hisse senedi ve tahvil portföyüne erişim sağlarken, bu özelliği sebebiyle Warren Buffett gibi birçok yatırım gurusunun da portföylerinin önemli bir kısmını oluşturmaktadır.

Endeks fonları ve ETF'lerin yatırımcılar tarafından bu kadar ilgi görmesinin temel sebebi ise hemen hemen her aracı kurum üzerinden istenilen miktarda, kolayca yatırım yapılabilmesidir.

Yukarıda ele alınan endeksler genellikle borsanın performansı hakkında fikir sahibi olmaya imkan tanırken, borsanın performansına eşlik etmeyen pek çok özel sınıflandırmaya sahip sayısız endeks daha vardır. Bu endekslerden başlıcaları ise şunlardır:

Çevresel, Sosyal ve Yönetişim: ESG endeksleri ilgili şirketlerin çevreye, çalışanlarına, yönetimlerine ve genel olarak topluma nasıl davrandıklarına ilişkin ölçümlerde iyi puan alan şirketlere odaklanır.

Para Birimi Endeksleri: Para birimi endeksleri belirli bir para biriminin diğer para birimlerine karşı performansını ölçer. Örneğin ABD dolar endeksi, ABD dolarının diğer önde gelen küresel para birimlerinden oluşan bir sepete göre performansını ölçen bir para birimi endeksidir.

Büyüme Endeksleri: Büyüme endeksleri, genel piyasadan daha hızlı büyümeyi hedefleyen şirketlerin hisse senetlerinin performansını takip eder.

Değer Endeksleri: Değer endeksleri ise mali durumlarına göre yatırımcılar tarafından değerinin altında olduğu düşünülen şirketlere odaklanır.

Tahvil Endeksleri: Endeks denildiğinde akla en çok borsa endeksleri gelse de, endeksler diğer varlık sınıfları etrafında da oluşturulmaktadır. Örneğin tahvil piyasasında, Bloomberg Aggregate Bond Index yatırım yapılabilir tahvil piyasasını takip ederken, Emerging Market Bond Index gelişmekte olan piyasa ekonomilerinin devlet tahvilleri ile gruplandırılır.

Katılım Endeksleri: Katılım esaslarına göre yatırım kararlarını veren bireysel yatırımcıların katılım esaslarına uygun faaliyet gösteren şirketler arasından işlem yapabilmesi için Borsa İstanbul tarafından oluşturulmuş endekstir.

Temettü Endeksi: Yıldız Pazar, Ana Pazar ve Alt Pazar'da işlem gören ve değerleme günü itibarıyla son 3 yılda nakit temettü dağıtan şirketlerin paylarından oluşur.

Bir endeks fonuna yatırım genellikle portföyün endeksin performansını takip etmesi amacıyla bir yatırım fonu veya ETF aracılığıyla yapılır. Endeks yatırımı, herhangi bir hisse senedi seçimi veya aktif yönetim içermediği için pasif bir strateji olarak kabul edilir. Araştırmalar ise zaman içinde endekslenmiş varlıklara yapılan yatırımların hisse senedi yatırımlarına göre daha iyi performans gösterme eğiliminde olduğunu göstermektedir.

Dünyanın en büyük fonlarından Vanguard’ın kurucusu John C. Bogle’a göre borsada kazanmanın en kolay yolu pasif bir endeks fonuna katılmak ve beklemektir. Dünyanın en önemli yatırımcılarından Warren Buffett da eşinin tüm birikiminin %90’ını bir S&P 500 fonunda tuttuğunu, dolayısıyla bu fikri benimsediğini söylemiştir.

Dünyaca ünlü yatırımcıların bu fikre sahip olmasındaki temel etken ise endeks fonlarının düzenli araştırma ve işlem gerektirmemesi sebebiyle aktif olarak işlem yapan fonlara göre daha az maliyetli olmasıdır. Buna göre Bogle, %2’lik gideri olan bir fonun getirisi ile masrafı olmadığı durumu karşılaştırmıştır. Bu karşılaştırmada yıllık ortalama getiri %7 olarak alınırken, yıllara göre incelendiğinde aradaki farkın giderek açıldığı görülmüştür.

C:\Users\Nokta\Downloads\Screenshot_20230305_124335 (1).jpg

Ancak bazı yatırımcılar bu istatistiklere rağmen endeks fonundan daha güçlü bir performans gösterebileceklerini düşündükleri hisse senetlerine yönelmektedir. Bogle konuyla ilgili 1970’de var olan 355 hissenin 2016’ya kadarki performanslarını incelemiş ve bunların 79 tanesinin iflas ettiğini belirtmiştir. İncelenen bu hisselerin aynı zamanda sadece %2,8’i S&P 500’den daha iyi performans göstermiştir.

Endeks fonlarına yatırım yapmak bu sebeple yatırımcıların servet oluşturmasında önemli bir yatırım stratejisi olarak görülmektedir. Aynı zamanda bu yatırım stratejisini uygulamak derin finansal bilgi ve birikim gerektirmemesi açısından da oldukça avantajlı bir faktördür.

Endeks fonlarının önemini özetlemek gerekirse şu konular göze çarpmaktadır:

Hisse senetlerini araştırmak için harcanan zamanın en aza indirilmesi: Hisse senetlerini araştırmak için harcanan zaman yerine, yatırım yapmak istenilen hisse senetlerini içeren bir endekse yatırım yapılabilir.

Daha az riskle yatırım yapılması: Çoğu endeks düzinelerce hatta yüzlerce hisse senedi ve diğer yatırımları içerir. Bu sebeple bu çeşitlendirme, endeksteki bir veya iki şirketin karşılaşabileceği kötü bir durumdan kaçınmaya da olanak tanır.

Endeks fonlarında çeşitli yatırım alternatiflerinin mevcut olması: Çoğu birey yatırım yaparken genellikle belirli bir alanda yoğunlaşır. Endeks fonları ise farklı alternatifler sunarak, portföyün çeşitlendirilmesine imkan tanır.

Maliyetlerin daha az olması: Endeks fonları genellikle aktif olarak yönetilen fonlar gibi alternatiflerden çok daha az maliyetlidir. Bunun nedeni, bir endeks fon yöneticisinin sadece bir endeksteki hisse senetlerini veya diğer yatırımları satın almak zorunda olmasıdır.

Yatırım planına sadık kalmanın kolay olması: Endeks fonları yatırım amacıyla kullanıldığında ise piyasanın kısa vadeli hareketliliğinden yatırımcıları korumuş olur.

Hızlı ve yüksek karlılık beklentisine cevap vermemesi: Endeks fonları genellikle piyasanın performansına uyacak şekilde tasarlanmıştır. Bu nedenle hızlı ve yüksek karlılık sağlamak isteyen yatırımcılar için pek uygun olmayacaktır.

Herhangi bir kayba karşı koruması olmaması: Endeks fonları piyasaları iyi veya kötü dönemlerde takip etmesi sebebiyle genellikle piyasaların çöküşte olduğu dönemlerde yatırımcılarına kayıp yaşatır. Bu sebeple piyasa düştüğünde, endeks fonunun değer kaybetmeyeceğinin bir garantisi yoktur.

Her zaman hedeflenen hisse senetlerine doğrudan yatırım yapılamaması: Seçilen endekse bağlı olarak sahip olmak istenmeyen bazı hisse senetlerinden kaçınılması mümkün değildir. Bu aynı zamanda sahip olmak istenilen hisse senetlerinin oranının da kaybedebileceği anlamına gelmektedir.

Ancak, yukarıda bahsedilen eksikliklerin bazılarını gidermek için daha fazla esneklik sağlamaya yönelik bir strateji oluşturmak da mümkündür. Bu sebeple yatırımcılar, endeks fonları ve diğer yatırımlarını sentezleyerek karşılaşabilecekleri riskleri minimuma indirebilir ve kendi yatırım stratejilerine göre alternatif yollar izleyebilir.

Yatırımcılar doğrudan herhangi bir endekse yatırım yapmasa bile bu endeksler üzerinden ülkenin genel performansını ya da ilgili sektörün performansı hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olabilir. Tüm bu sebeplerle borsa endekslerini tüm yatırımcılar takip etmeli ve yatırım stratejilerinde önemli bir etken olarak kullanmalıdır.

Borsa endekslerinin neden önemli olduğunu ve dünyadaki başlıca borsa endekslerinin neler olduğunu öğrenmek için makalemizi okuyabilirsiniz