Enflasyon Nedir ve Nasıl Ölçülür?

Enflasyon, mal ve hizmet fiyatlarının genel düzeyinin zamanla arz, talep ve diğer etkenlere bağlı olarak yükselmesidir. Önemli olan, sadece belli bir ürün veya hizmet fiyatının değil, genel fiyat düzeyinin, süreklilik arz ederek yükselmesidir. Özel kapsamlı fiyat endeksleri ile geçici etkilerin fiyatlardan arındırılması sonucundaki genel artışa çekirdek enflasyon denir. Ekonomide enflasyon oluşmasının temelde 4 nedeni vardır: Mal ve hizmete olan arzın, toplamdaki talebin yükselme hızına yetişememesi durumunda ortaya çıkar. Genellikle, işsizlik oranlarının düşüş gösterdiği dönemlerde ve ülke ekonomisinin toparlanma sürecinde olduğunda talep enflasyonu oluşur. Cari fiyatlar üzerinden üretilen mal ve hizmetlerin talebi karşılamaması durumunda yaşanan fiyat artışı durumudur. Ekonomi eğrisindeki yukarı yönlü kayma sonucu artan fiyatlar talep enflasyonu olarak isimlendirilir. Talep değişiminden kaynaklı bu enflasyon, bir artış enflasyonudur ve talep çekişli enflasyon olarak da adlandırılabilir. Enflasyonun arz tarafından kaynaklanan türüdür. Rekabetin bozulması sonucu yükselen girdi fiyatlarıyla birlikte maliyetler artar. Bunun sonucunda ise toplam arz azalır ve maliyet enflasyonu oluşur. Maliyet enflasyonu olarak da adlandırılan arz enflasyonu, arz yaşanmasındaki güçlüklerin fiyatlara olan etkisidir. Örnek olarak; üretilen bir malın hammaddesinin fiyatı, işçilik ve üretim giderlerine benzer giderler arttığında arz enflasyonu orta çıkar. Üretici ve tüketicilerin fiyatların ileriki dönemlerde artacağını düşünmesi enflasyonun oluşmasına neden olan bir başka sebeptir. Bunun gibi beklentiler, ücret talepleri aracılığıyla mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki artışa neden olur (enflasyon zammı). Yüksek enflasyon bireylerin yaşam standardını ve satın alma gücünü düşmesine neden olarak, gelir dağılımını ve makroekonomik dengeleri bozar. Aynı zamanda, borçlanma maliyetlerinin de yükselmesine neden olarak ekonominin büyümesini engeller. Düşük ve kontrol edilen enflasyon; ekonomik büyümeyi destekler. Merkez bankaları ise para politikaları aracılığıyla enflasyonu kontrol etmeyi hedefler. Mal ve hizmet fiyatlarının yüksek oranda artışına hiperenflasyon denir. Fiyatlardaki yıllık artışın yüzde 1000’lere vardığı enflasyon türüdür. Tarihte, 1930 yıllarında Almanya’da, 1980’lerde ise Latin Amerika’da hiperenflasyon yaşanmıştır. Ekonomik durgunluk ve işsizlik sürecinde görülen yüksek enflasyona stagflasyon denir. Durgun anlamına gelen ‘stagnant’ ve enflasyon kelimelerinden türeyen stagflasyon, ekonomik büyümenin durgunlaştığı, üretimin azaldığı, işsizlik oranının ise yüksek seviyelere ulaştığı dönemlerde genel fiyat seviyelerinin artışından kaynaklanır. Deflasyonla sıkça karıştırılan dezenflasyon, enflasyon oranındaki yükselişin azaldığı zamanlarda yaşanır. Enflasyonun %40’lardan %10’lara düştüğü dönemleri, dezenflasyon dönemi olarak kabul edebiliriz. Varlık enflasyonu hisse senedi, altın ve konut tarzındaki varlık fiyatlarındaki artışa denir. Varlıkların enflasyon hesabına katılması her zaman tartışılmıştır. Gayrimenkul, sermaye malları enflasyon hesaplamalarına dâhil edilmemektedir. Global enflasyon büyük oranda varlık enflasyonundan kaynaklanır ve bu durum varlık fiyatları arttığında insanların zengin olmasına benzetilebilir. Gerçek piyasa değeri üzerinde talep edilen fiyatlar sonucunda ortaya çıkan enflasyondur. Üretilen mal ve hizmetler için tüketici örgütlenmezse ve satıcılar fiyat analizi yapmazsa, bunun sonucunda rekabet koşulları alevlenir ve fiyatlar ortalama piyasa değerinin üstünde seyreder. Bu da fiyat enflasyonunun oluşmasına sebep olur. İthale edilmiş enflasyon, ithal mallardan kaynaklanan fiyat artışının fiyatlara yansıması sonucu gerçekleşen enflasyon türüdür. Enflasyon oranı, fiyat düzeylerinin belirli bir zaman aralığındaki değişim hızına denir ve fiyatlar genel seviyesindeki değişim oranını hesaplamak için kullanılır. Fiyat endeksiyle ölçülen enflasyon oranı, Türkiye İstatistik Kurumu, kısaltılmış adıyla TÜİK tarafından hesaplanır. Aylık ve yıllık zaman dilimleri için; TEFE, TÜFE, ÜFE ve tüketici, toptan eşya fiyatları şeklinde isimlendirilen tüketici fiyat endeksleri hesaplamaları TÜİK tarafından yapılır. Halk arasında enflasyon farkı olarak adlandırılan terim aslında zam oranıdır. 2018 yılı için; Haziran ayı enflasyon rakamlarının TÜİK tarafından açıklanmasının ardından memur, sözleşmeli personel ve emeklilerin alacağı enflasyon farkı yani zam oranları belli olmuş oldu. Enflasyon, Haziran ayında %2,61 oranında artış yaşarken yıllık bazda ise %15,39 olarak gerçekleşti. Bunun sonucunda ise; yılbaşında %4 zammın sahibi olan memur ve memur emeklileri, gerçekleşen 5,17 puanlık farkı Temmuz ayı zammıyla almış oldu. Yani, toplam zam 3,5+5,17 olarak gerçekleşti. Temmuz’da memur, sözleşmeli personel ve memur emeklileri %8,67 zam almış oldu. Enflasyon farkından kaynaklı çalışan maaşlarına yansıyan zam miktarına enflasyon zammı denir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’in en son açıkladığı verilere göre; 2018 yılı Hazirana yılı enflasyon rakamlarının açıklanmasıyla birlikte, milyonlarca memur ve emekli ve sözleşmeli personelin alacağı zam oranları da açıklanmış oldu. Enflasyon zammına bağlı olarak maaşlara yansıyacak zam oranlarının şu şekilde olacağı açıklandı: Her yıl ülke ekonomisinde üretimi yapılan ürünlerin göz önünde bulundurularak oluşturulan bir listedir. Oluşturulurken, üretimdeki ağırlığı, tanımlanabilir olması, birim fiyata ulaşmış olması ve fiyatının izlenebilmesine dikkat edilir. İthal edilen ve sadece ihraç edilen mallar ve fason üretimler enflasyon sepetine dâhil edilmez. gibi nedenler de enflasyondaki değişime neden olan faktörlerdir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB)’nin Temmuz 2018’de yayınladığı beklenti anketine göre, yıllık enflasyon beklentileri aşağıdaki gibi açıklandı:

Enflasyon Nedir ve Nasıl Ölçülür?