IFRS nedir? GAAP ve IFRS arasındaki temel farklılıklar nelerdir?

Şirket yöneticileri ve muhasebeciler, mali tablolarını derlerken bir dizi kabul görmüş muhasebe ilkesine ve standardına uymak zorundadır.
Bu finansal raporlama ve muhasebe standartları ise ülkeden ülkeye değişiklik göstermektedir.

Bu yazımızda farklı ülkelerde uygulanan genel kabul görmüş muhasebe ilkelerini tanımlayacak ve bu standartların ülkemizde uygulanan muhasebe sistemi ile kıyaslamasını yapacağız.

Başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere birçok ülkede finansal raporlama uygulamaları, Genel Kabul Görmüş Muhasebe İlkeleri'ne (GAAP) uygun olacak şekilde hazırlanır.

ABD’de GAAP çerçevesinde düzenlenen bu standartlar, Finansal Muhasebe Standartları Kurulu (FASB) tarafından belirlenir.

Buna göre bir şirket, halka açık bir şirket statüsüne sahipse ve mali tablolarını şirket dışına dağıtıyorsa, genel kabul görmüş muhasebe ilkelerine (GAAP) uyum göstermelidir. Yani, bir şirketin hisse senetleri halka açıksa, mali tabloları da ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu tarafından belirlenen kurallara uygun olmalıdır.

GAAP ayrıca gelirin muhasebeleştirilmesi, bilanço, kalem sınıflandırması ve ödenmemiş hisse ölçümleri gibi konuları da ele almaktadır.

Ayrıca, bazı şirketler finansal sonuçlarını raporlarken hem GAAP hem de GAAP uyumlu olmayan ölçütler kullanılabilir. Ancak GAAP düzenlemeleri, GAAP dışı ölçülerin mali tablolarda ve basın açıklamaları gibi diğer kamuya açık bildirimlerde belirtilmesini gerektirir. Bu sebeple bir mali tablo GAAP kullanılarak hazırlanmamışsa, yatırımcıların tüm detayları ayrıntılı olarak incelemesi gerekmektedir.

IFRS'in açılımı ise International Financial Reporting Standards (IFRS) yani Uluslararası Finansal Raporlama Standartları’dır. Kısaca, IFRS olarak tanımlanan bu terim, Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu (International Accounting Standards / IASB) tarafından geliştirilip yayımlanan bir muhasebe setidir.

Uluslararası Finansal Raporlama Standartları, yatırımcılar ve finansal tablo kullanıcıları halka açık firmaların mali tablolarını birbiriyle ve kendi firmalarının finansal durumu ile uluslararası düzeyde kolayca karşılaştırabilsin diye belirlenmiştir. IFRS bu açıdan performans da ölçen bir sistemdir.

2017 yılında yaklaşık 150 ülke tarafından kabul edilerek uluslararası raporlamada kullanılan bu standartlar ülkemizde de kabul görmüştür.

KGK (Kamu Gözetimi Kurulu) ise ülkemizde TMS (Türkiye Muhasebe Standartları) ve IFRS ile ilgili çalışmaları düzenleyen ve yayımlayan kuruluştur.

Uluslararası Finansal Raporlama Standartları’nın ülkemizde de uygulamaya alınmasıyla ise belirli işlem türlerinin ve diğer olayların finansal tablolarda nasıl raporlanması gerektiğini belirten bir dizi kurala uyulması gerekmektedir.

Uluslararası Finansal Raporlama Standartları ayrıca muhasebecilerin hesaplarını tam olarak nasıl tutmaları ve raporlamaları gerektiğini belirtir.

Bu standartların oluşturulması ise genel olarak ortak bir muhasebe diline sahip olunması amacıyla oluşturulmuştur. Böylece iş ve hesaplar şirketten şirkete ve ülkeden ülkeye daha anlaşılabilir bir yapıya sahip olmaktadır.

IFRS'in bir diğer amacı ise finans dünyasında istikrar ve şeffaflığı korumaktır. IFRS ile bir şirkette neler olup bittiği daha net olarak görülebilirken, işletmelerin ve bireysel yatırımcıların finansal kararlar alması da kolaylaşmaktadır.

IFRS ayrıca Avrupa Birliği (AB), Asya ve Güney Amerika'daki birçok ülkede kabul görmüştür ancak Amerika Birleşik Devletleri'nde uygulanmamaktadır.

Ancak ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu, Uluslararası Finansal Raporlama Standartları'na uygun bilgilerin ABD finansal dosyalarına ek olarak sunulmasına yönelik teklifi incelemeye devam etmektedir.

IFRS sayesinde uluslararası seviyede yatırımcılar ve karar vericiler daha rahat karar verirler. Çünkü şeffaflık, karşılaştırma ve tek bir raporlama standardının olması karar vericilere daha rahat inceleme şansı verir.

Daha rahat kontrol mekanizmaları oluşturulmasını sağlayarak, zaman ve emek olarak daha verimli çalışmasını da sağlayan bu sistem, böylelikle iç ve dış denetim süreçlerini de kolaylaştırır.

Şirketler Uluslararası Finansal Raporlama Standartları gereği, finansal durum tablosu, kapsamlı gelir tablosu, nakit akış tablosu, öz kaynak değişim tablosu (dağıtılmamış karlar tablosu), finansal tablo açıklamaları ve bu raporlarla birlikte muhasebe politikalarının özetini de sunmak zorundadır. Son döneme ait rapor sunulurken ayrıca bir önceki döneme ait raporla birlikte verilmelidir. Bu sayede kar ve zarardaki değişiklikler de daha net olarak görülebilmektedir.

Türkiye’de bağımsız denetime tabi olan şirketler IFRS uygulamak zorundadır. Bunun dışında kalan firmalar ise ihtiyari olarak kendileri bu raporlama standardına uymakta özgürdür.

BDDK ve SPK kontrolündeki şirketler ve belli şartları taşıyan firmalar ise bu kapsamda uygulama zorunluluğu olan firmalardır.

İki sistem arasındaki temel fark , genel kabul görmüş muhasebe ilkelerinin (GAAP) kural temelli, Uluslararası Finansal Raporlama Standartları’nın (IFRS) ise ilke temelli olmasıdır.

Bu temel fark ise kendini spesifik detaylar ve yorumlarda göstermektedir. Buna göre IFRS modeli, GAAP'e göre çok daha az genel ayrıntı sağlamaktadır.

Uluslararası Finansal Raporlama Standartları’nın teorik çerçevesi ve ilkeleri ise yoruma daha fazla yer bırakırken, genellikle uluslararası iş ve yatırım yapan ülkelerde kullanılır. Buna göre, dünya çapında 144'ten fazla ülke, şirketlerin muhasebe işleri için ortak bir küresel dil oluşturmayı amaçlayan IFRS uygulamasını benimsemiştir.

Araştırma ve geliştirme faaliyetleri ise GAAP kapsamında gerçekleştikçe kaydedilirken, IFRS’de de benzer şekilde gerçekleşir. Ancak IFRS, bazı Ar-Ge harcamalarının aktifleştirilmesini de gerektirir (örneğin prototipleme gibi bazı dahili maliyetler).

Öte yandan, IFRS'in tutarlı ve sezgisel ilkelerinin mantıksal olarak daha sağlam olduğu ve ticari işlemlerde daha fazla avantaj sağladığı genel olarak kabul edilir.

GAAP ve IFRS arasındaki belki de en önemli spesifik fark ise envanterin ele alınışıyla ilgilidir. Buna göre IFRS kuralları, son giren ilk çıkar (LIFO) envanter muhasebesi yöntemlerinin kullanımını yasaklamaktadır. GAAP kuralları ise LIFO'ya izin vermektedir. Ayrıca her iki sistem de ilk giren ilk çıkar yöntemine (FIFO) ve ağırlıklı ortalama maliyet yöntemine genel olarak izin verir. Ancak GAAP envanter iptallerine izin vermezken, IFRS belirli koşullar altında izin vermektedir.

Ayrıca, bir şirket bilançosunda hisse senetleri, tahviller veya türevler gibi yatırımlar bulundurulduğunda, bunları ve değer değişikliklerini muhasebeleştirmelidir. Hem GAAP hem de IFRS, yatırımların varlık türüne göre ayrı kategorilere ayrılmasını gerektirirken, buradaki temel farklılık ise bir yatırımdan elde edilen gelir veya kârın muhasebeleştirilmesinde ortaya çıkar. Buna göre GAAP kapsamında bu, büyük ölçüde varlığın veya sözleşmenin yasal biçimine bağlıdır. IFRS kapsamında ise yasal biçim önemsizken, yalnızca nakit akışlarının ne zaman alındığına bağlıdır.

Söz konusu iki standart arasında seçim yapmak olduğunda ise kesin bir sonuca varmak mümkün değildir. Bu standartlardan IFRS’in daha çok ilke bazlı olduğunu, GAAP’in ise kural bazlı olduğunu söylemiştik. Burada ilkelere odaklanmak, bir işlemin özünü daha doğru bir şekilde yakaladığı için bazıları için daha cazip olabilir. Ayrıca uygulamada, dünyanın büyük bir kısmı IFRS standardını kullandığından, IFRS'e modeline uymanın hem uluslararası şirketler hem de yatırımcılar için avantajlı olduğu söylenebilir.

IFRS nedir? GAAP ve IFRS arasındaki temel farklılıklar nelerdir?