Kur Savaşları

Artık savaşlar, mücadeleler konveksiyonel yollarla yapılmıyor. Yani ABD’nin Çin’e saldırması için Pasifik’e uçak gemileri göndermesine, yüzlerce ton füze atmasına gerek yok. Özellikle Soğuk Savaş’ın ardından entegrasyonu her geçen gün artan Dünya’da yeni silah: ekonomik araçlar. Ticaret ve kur hali hazırda devam eden mücadelelerin kızıştığı cepheler. Ticaret Savaşları’ndan geçen yazımızda bahsetmiştik. Bu yazımızda ise Kur Savaşları “nedir, nasıl ortaya çıktı ve kimler bu savaşı kumanda ediyor?” sorularına yanıt arayacağız.  Ekonomik araçlar yüzyıllar boyu savaşların sebebi oldu. Peki, nasıl oldu de geçmişin nedenleri şimdinin silahı oldu? Cevap basit: Kapitalizm. Kapitalizmin doğası gereği her zaman büyümeye ihtiyaç duyar. Çünkü, dinamizmin korunması ve şirket karlarının reel düzeyde olmasa da nominal düzeyde artması için gereken büyümeyi oluşturacak unsurlar bazen iç pazarda nüfus artışı kaynaklı talep artışı ile ortaya çıkarken bazen de dış pazarda oluşan ihracat talebi ile ortaya çıkabilir. Başka bir deyişle, devletler kapitalizmi doyurmak adına birbirlerine dış ticaret aracılığıyla daha da entegre olmak zorundadır. Bundan dolayı son yüzyılda bir ülke üzerinde hâkimiyet kurulmaya ya da ülke siyasal zorlamamalarla güç kaybettirilmeye çalışıldığında başvurulan yöntem silah yerine ekonomik yaptırımlar oluyor. Çünkü yıkılmış ve harap olmuş bir düşman kesinlikle bunu yapan ülkenin karına değil bilakis zararına yol açıyor. Süregelen ticaretin bitimi ve ihracat kanallarının tıkanması buna sebep olarak gösterilebilir. Başka bir deyişle, saldıran ülke hem bir ticari ortağını kaybediyor hem de uzun bir o ülkenin pazarını yok ediyor. Fakat ekonomik savaşlarda ticaret halen belli tabanda devam ederken saldırılan ülkenin bazı pazarlarda gelişmesi engellenmiş oluyor. Başka bir deyişle rahatsızlık duyulan sektöre karşı nokta atışı ile saldırı tamamlanmış oluyor.  Peki, ne oldu da Dünya’da sektörel rahatsızlık bugünlerde arttı da kur savaşları ortaya çıktı? 2000’li yılların başından itibaren ABD’de gayrimenkul fiyatlarının artış hızı oldukça yükseldi. Aşağıdaki grafikten de görülebilineceği üzere fiyat artışı 2005 yılında en üst seviyeye ulaştı. Bu gayrimenkullerin finansmanı mortagage yani alınan malın ipoteği sistemi ile sağlanıyordu. Bu sayede oldukça yüksek meblağlı ama uzun vadeli krediler çekilebiliniyordu. Fakat ödemelerde bir sorun doğduğunda finans kuruluşları ödemesi yapılan miktar gözetmeksizin gayrimenkule sahip oluyordu. Bu sayede emlak balonu büyüse de finansman sağlıyordu. Fakat 2008 yılında fiyatların tepe yapması ile ödeme dengeleri bozuldu. Bunun sonucunda finans şirketlerinin elinde likiditeden daha çok gayrimenkul birikti. Bu da kredilendirme ve ödemeler dengesi anlamında ilk olarak ABD’de sorunlara yol açtı. Ardından entegrasyonu oldukça artan Dünya’da finans kuruluşları tek tek likidite sorunu yaşamaya başladı. Sonucunda 2008 yılında likidite tabanlı Dünya Finans Krizi patlak verdi. ABD Yıllara Göre Emlak Fiyatları Ortalaması Krizin likidite azlığı dolayısıyla ortaya çıkmasından merkez bankaları tedaviyi parasal genişleme de buldu. Aşağıdaki tabloda Amerikan Merkez Bankası FED’in aldığı ve uyguladığı parasal genişleme kararları var. FED’in bu kararlarının takiben dünyanın o dönem için en büyük ekonomilerinin dövizini yöneten BoE (Bank of England), BoJ (Bank of Japan) ve ECB (Europe Central Bank) de sırasıyla Sterlin, Yen ve Euro’da da FED’in Dolar’da uygulamadığına paralel şekilde parasal genişleme kararı aldı. Tablodan da görülebileceği üzere FED 2008 yılında başladığı bu parasal genişleme sürecine 2014 yılına kadar devam etti. FED Parasal Genişleme Kararları Bu süreçte başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerdeki faizlerin düşüklüğü yatırımcıyı gelişmekte olan ülkelere yöneltti. Bu kapsamda aşağıda Hindistan ve Çin’in GSYİH’ları verilmiştir. Özellikle iç pazarda 1 Milyarlık nüfusları ile oldukça yüksek talebe sahip bu ülkeler yatırımcıların ülkelerine gelmesi ile onlara ucuz iş gücü imkânı sundu. Her ne kadar Çin bu yatırımları ilk dönemde inşaata yöneltse de Ticaret Savaşları yazımızda dediğimiz gibi daha sonra fason üretimi terk edip katma değerli üretime yöneldi. Hindistan ise Çin’in boşalttığı fason üretim merkezi rolünü Dünya için üstelendi. GSYİH Hindistan ve Çin (1999 - 2018) 2017 yılına gelindiğinde FED parasal sıkılaştırma kararı aldı. Bu kararı almasında büyüme, enflasyon ve işsizlik verileri etkili oldu. 2008 krizin ardından iki haneli sayılara dayanan işsizliğin yeniden yüzde 5 sevilerine gelmesi ile FED parasal genişlemeye olan ihtiyacın bittiğine kanaat getirdi ve yönünü parasal sıkılaştırmaya çevirdi. Aşağıdaki tabloda FED’in 2017 yılında gelecek 5 yıl için parasal sıkılaştırma kapsamında itfa edilmesi planlanan tahvil miktarı verilmiştir. Fakat, Fed parasal sıkılaştırmayı Ağustos 2019 itibariyle terk etti. Bu da toplamda yaklaşık 750 Milyar dolarlık tahvilin itfası anlamına geliyor. Geçtiğimiz aya kadar yaşana bu parasal sıkılaştırma sonucunda gelişmekte olan ülkeler likidite sorunu yaşamaya başladı ve çektikleri yatırımcıların sayısında belirgin azalışlar yaşandı. Fakat, Çin halen Dünya için bir cazibe merkezi olarak kaldı. Çünkü Çin’in sahip olduğu bebek sanayiler artık Dünya ile mücadele edebilir hale gelmişti. Burada “bebek sanayi” tanımını açmakta yarar var. Bebek sanayiler yeni kurulan ve ithalat ile rekabet gücü düşük olan sanayilerdir. Bu sanayilere rekabet gücü kazandırmak için bazen ithalat kotası konurken bazen de fahiş gümrük vergileri belirlenir. Çin ise bu uygulamalara gerek kalmadan sanayilerini geliştirdi. Çin Komünist Partisi Çin Merkez Bankasına Yuan için sabit kur rejimi belirlemek konusunda baskı kuruyor. PBOC’da bu isteğe pararlel olarak Yuan’da sabit kur rejimi belirliyor. Bu sayede Yuan Dolar karşısında değersiz kalıyor. Bu da işçi maliyetlerinin diğer ülkelere kıyasla oldukça az olmasını sağlıyor. Hem düşük işçi maliyeti hem de değersiz milli para ile Çin ürünleri diğer ülkelerinkine göre daha ucuz hale geliyor ve Çin bu sayede ihracatta avantaj sağlıyor. FED Parasal Sıkılaştırma  Çin’in Dünya pazarındaki cazibesi arttıkça Amerikan sanayisi zor günler geçirmeye başladı. İşte bu da kur savaşlarının fitilini ateşledi. Kur savaşları cari açık veren ülkelerin direkt olarak dış ticaret açığı verdikleri ülkelere yönelik başlattığı saldırılardır. Bu bağlamda cari açık veren ülke para birimini cari fazla veren ülke parasına karşı ucuzlatmak suretiyle ihracat için cazip hale gelmeyi amaçlar. Ayrıca pahalı döviz de ithalatta azalmaya yol açar. Bu sayede cari açık azalır hatta kapanır. Ne var ki para birimleri değerlenen ülkeler ise ihracat pazarlarını kaybetmemek için reaksiyon gösterir. Bu da kur savaşının kızışmasına sebep olur. Şu anki konjonktürde ABD Yuan’a değer kazandırmaya çalışırken Çin ise buna engel olmaya çalışıyor. Dipnot: Ucuzlatma tabiri kullanılırken Türkiye’deki yüksek dolar değerlendirilmemeli. Türkiye’nin şuan tecrübe ettiği sorun sıcak para azlığından kaynaklıyor. Cari fazla verecek olma iddiamızda buradan süregeliyor olsa gerek. Trump’ın “Make America Great Again” sloganı da bir nevi 2008 yılındaki parasal genişleme ile dünyaya yayılan sermayeyi geri çağırıyor. ABD teşvikler ve kolaylıklarla sermayesini geri çağırırken Çin’de yine teşvikleri kullanarak serbest ticareti destekliyor. Kapitalizmin kalesi ABD’nin korumacılığı ve komünist Çin’in serbest ekonomik tavrı tanımların ve algıların nasıl değişeceğine kanıt olsa gerek. ABD mayıs ayında ekonomik angajman kurallarında değişikliğe gitti. Bu kapsamda bir ülkenin kur manipülatörü sayılması için gözlem koşullarını değiştirdi. Bu sayede Çin’i gözlem listesine aldığını açıkladı. Bunda Çin’in ile ABD arasındaki dış ticaret açığının 400 milyar USD’yi aşması da etkili oldu. Aşağıdaki tabloda da Çin ile Amerika arasındaki ikili ticaret verileri verilmiştir. Tabloda da fahiş açıklık ortaya çıkıyor. Ağustos başından ABD Hazine Bakanlığı ise 3 aylık gözlem neticesinde Çin’i kur manipülatörü ilan etti. Bu bağlamda FED’e Yuan’a karşı alınan önlemlerin sıkılaştırılması için çağrıda bulundu. Bu da gelecek günlerde kur ve ticaret savaşlarının daha da kızışacağı anlamına geliyor. ABD Dış Ticaret Verileri Yazar: Erkan Bayram

Kur Savaşları