Oran analizi nedir? Çeşitleri nelerdir?
Yatırımcılar ve analistler, geçmiş ve güncel mali tabloları inceleyerek şirketlerin mali sağlığını değerlendirmek için birçok yöntem kullanır.
Bu yöntemlerden başında ise oran analizi yöntemleri gelir. Oran analizi, bilanço ve gelir tablosu gibi mali tabloları inceleyerek bir şirketin likiditesi, operasyonel verimliliği ve karlılığı hakkında fikir edinmeye imkan tanır. Bu sebeple oran analizi, hisse senedi analizinin temel taşlarından biri olarak görülür.
Yatırımcılar bu analiz yöntemlerini kullanarak, bir şirketin zaman içinde nasıl performans gösterdiğini görebilirken, gelecekteki olası performansı da bu analiz yöntemlerini kullanarak tahmin edebilir.
Bu analiz yöntemleriyle aynı zamanda bir şirketin finansal performansının aynı sektör içerisindeki diğer oyuncularla karşılaştırılmasına da imkan tanınır ve sektör ortalamaları ile bir şirketin aynı sektördeki diğer şirketlere kıyasla performansı görülebilir.
Sağladığı bu avantajlar sebebiyle oran analizi yöntemleri tüm yatırımcılar tarafından bilinmeli ve yatırım stratejilerinde kullanılmalıdır. Bu sebeple yazımızın devamında “Oran analizi nedir?”, “Oran analizi hangi amaçlarla kullanılır?”, “Oran analizinin türleri nelerdir?”, “Oran analizi neden önemlidir, avantajları nelerdir?”, “Oran analizinin eksik yanları nelerdir?” gibi soruların cevabını paylaşacağız.
Bir şirketin finansal performansı, bilanço ya da gelir tablosu gibi çeşitli finansal tablolardan elde edilen verilerin analiz edilmesi ile ölçülür. Yatırımcılar ve analistler bu yaklaşımı benimseyerek bir firmanın rakiplerine kıyasla gelecekteki muhtemel performansını tahmin etmeye çalışır.
Şirketlerin finansal performansının ölçülebilmesi amacıyla kullanılan bu analiz yöntemlerine ise oran analizi denilir. Oran analizinde veriler, şirketin geçmiş dönem performanslarıyla ve diğer şirket ya da sektör ortalamaları ile karşılaştırılır.
Oran analizi üç ana kullanıma hizmet eder. İlk olarak, operasyonların gidişatını daha iyi anlamak amacıyla bir şirkette zaman içinde meydana gelen değişiklikleri izlemek için oran analizi yapılabilir. İkinci olarak, şirketin rakiplerine kıyasla ne durumda olduğunu görmek amacıyla sonuçları diğer benzer şirketlerle karşılaştırmak için oran analizi yapılabilir. Üçüncü olarak ise oran analizi şirket içinde veya dışında belirlenen belirli ölçütlere ulaşmak için yapılabilir.
Finansal performansta bir eğilim olup olmadığının görülmesi için bu analiz yöntemleri sıklıkla kullanılır. Köklü şirketler çok sayıda raporlama dönemi boyunca bazı mali verileri stratejilerin belirlenmesi amacıyla toplar. Elde edilen veriler oran analizi yöntemleri kullanılarak, gelecekteki finansal performansın yönünü tahmin etmek için kullanılabilir. Bu veriler ayrıca tek bir raporlama dönemi için kullanılarak tahmin edilmesi mümkün olmayan finansal dalgalanmaların kaynağının tespitinde de faydalı bir yardımcı araçtır.
Bu sebeple, şirket yöneticileri, şirketinin performansını daha iyi ölçebilmek için oran analizi yöntemlerini uygulayabilir. Şirketin bugün nerede olduğuna odaklanmak yerine bu tür analizlerin yapılması ise şirketin zaman içinde nasıl performans gösterdiği, hangi değişikliklerin işe yaradığı ve geleceğe bakıldığında hala hangi risklerin var olduğu konularında net bir görünüm elde edilmesini sağlar.
Oran analizi yapmak, uzun vadeli kararların ve stratejik planlamanın oluşturulmasında da merkezi bir rol oynar. Buna göre, zaman içinde oran analizi yapmak için şirket yetkilileri, tek bir finansal oran belirledikten sonra bu oranı belirli aralıklarla hesaplar, her ay satışların performansının ölçülmesi gibi. Burada yöneticilerin dikkat etmesi gereken nokta, mevsimselliğe ve hesap bakiyelerindeki geçici dalgalanmaların yol açtığı etkenlerin aydan aya oran hesaplamalarını nasıl etkileyebileceğidir. Bu gelişmelerle birlikte incelenen oran analizi yöntemleri, şirketin performansının iyileşip iyileşmediğini, değişme hızını ve şirketin performansının zaman içinde nasıl değişim gösterdiğini ortaya koyar.
Oran analizinin en önemli kullanım alanlarından biri de karşılaştırma yapılmasına imkan tanımasıdır. Buna göre, şirketin pazardaki konumunu anlamak için bir şirketin finansal performansının sektördeki diğer firmalarla karşılaştırılması yapılır. Bilinen rakiplerden Fiyat/Kazanç (FK) gibi finansal oranların toplanması sonrasında bu veriler ilgili şirketin verileriyle karşılaştırılarak, rekabet avantajları ya da güçlü ve zayıf yönlerin görülmesini sağlar. Yatırımcılar bu doğrultuda yatırım kararlarını şekillendirirken, şirket yöneticileri ise bu bilgileri şirketin pazardaki konumunu iyileştirmek için kullanabilir.
Şirket yöneticileri ayrıca oran analizi hesaplamalarını kullanarak, şirket stratejilerine yönelik iç hedefler belirleyebilir. Örneğin, bir şirketin mevcut cari oranı 1,1 seviyesindeyken; şirket daha likit hale gelmek istiyorsa, mali yılın sonunda cari oranın 1,2 olmasını amacıyla yeni stratejik bir yol haritası çıkarabilir. Bu doğrultuda atılacak adımlar şirketin hedeflenen performansı göstermesine katkı sağlayacaktır.
Karşılaştırma ölçütleri sıklıkla kredi verenler gibi dış taraflarca da kullanılır. Kredi veren kurumlar genellikle borç verecekleri şirketin finansal durumunu görmeyi ister. Bu kriterlerin karşılanmaması halinde kredi veren kuruluşlar borç vermekten vazgeçebilir ya da istenilen miktar yerine daha düşük bir rakam ve daha yüksek bir faiz oranıyla borç verebilir. Örneğin, borç verenler genellikle oran analizi yöntemlerinden borcun geri ödeme oranını izler.
Oran analizi, şirket yöneticileri tarafından varlık ve yükümlülüklerin verimlilik derecesinin ölçülmesi amacıyla da sıklıkla kullanılır. Bu analiz yöntemiyle duran varlıklar ya da dönen varlıkların verimsiz kullanımları ayrıntılı olarak izlenerek, ortadan kaldırılması gereken gereksiz harcamaların önüne geçmek amaçlanır. Finansal oranlar ayrıca finansal kaynakların aşırı mı yoksa yetersiz mi kullanıldığının belirlenmesine de yardımcı olur.
Oran analizi yöntemleri için kullanılan çok sayıda finansal hesaplama yöntemi vardır. Bu yöntemler aşağıda kategoriler halinde gruplandırılarak, açıklanmıştır:
Bir şirket finansal zorluklar yaşadığında ve borçlarını ödeyemediğinde, varlıklarını nakde dönüştürebilir ya da parayı bekleyen borçlarını daha kolay ödemek için kullanabilir. Burada likidite oranları, bir şirketin mevcut varlıklarını kullanarak borç yükümlülüklerini yerine getirme kabiliyetini ölçmeye yardımcı olur.
Likiditeyi analiz etmek için kullanılan iki temel finansal oran ise şunlardır:
Cari oran = Dönen varlıklar / kısa süreli yabancı kaynaklar
Asit test oranı = (Dönen varlıklar - stoklar) / kısa süreli yabancı kaynaklar
Cari oran aynı zamanda işletme sermayesi oranı olarak da bilinir ve asit test oranı ise hızlı oran olarak da kullanılır.
Likidite oranları bankalar, alacaklılar ve tedarikçiler tarafından bir müşterinin vadesi geldiğinde finansal yükümlülüklerini yerine getirme kabiliyetine sahip olup olmadığını belirlemek için kullanılır.
Ödeme gücü oranı olarak da adlandırılan kaldıraç oranı, bir şirketin uzun vadeli borcunu ve borcunun faizini ödeyerek uzun vadede ayakta kalma olasılığını değerlendirmek için bir şirketin borç seviyelerini; varlıkları, öz sermayesi ve kazançları ile karşılaştırır.
Ödeme gücünü analiz etmek için kullanılan iki temel finansal oran şunlardır:
Toplam borç oranı = Toplam borçlar / toplam varlıklar
Borç / öz sermaye oranı = (Kısa vadeli borçlar + uzun vadeli borçlar) / öz sermaye
Kârlılık oranları, bir işletmenin ilgili giderlerine kıyasla kâr elde etme kabiliyetini ölçer. Bir önceki mali raporlama dönemine göre daha yüksek bir karlılık oranı kaydedilmesi, işletmenin mali açıdan gelişmekte olduğunu gösterir. Bir karlılık oranı, işletmenin rakiplerine göre ne kadar karlı olduğunu belirlemek için benzer bir firmanın oranıyla da karşılaştırılabilir.
Kârlılığı analiz etmek için kullanılan dört temel finansal oran şunlardır:
Net kar marjı = Net kar ⁄ toplam gelir x 100
Toplam varlıkların getirisi = Net gelir / varlıklar
Temel kazanç gücü = Faiz ve vergi öncesi kazanç (FAVÖK) / toplam varlıklar
Özkaynak karlılığı = Son 4 çeyrekteki toplam net kâr / ortalama özsermaye
Faaliyet oranları olarak da adlandırılan verimlilik oranları, bir şirketin satış üretmek ve karı maksimize etmek için varlıklarını ve yükümlülüklerini ne kadar verimli kullandığını gösterir.
Envanter kullanımını, makine kullanımını, yükümlülüklerin cirosu ve özkaynak kullanımını hesaplar. Bu oranların oldukça önemli olmasının temel sebebi, verimlilik oranlarında bir iyileşme olduğunda, işletmenin daha fazla gelir veya kar elde etmesidir.
Verimliliği analiz etmek için kullanılan dört temel finansal oran ise şunlardır:
Stok devir hızı oranı = (Satılan malların maliyeti / (başlangıç stok değeri + dönem sonu stok değeri) / 2)
Ortalama tahsilat süresi = 360/ Alacak devir hızı oranı
Net duran varlıklar = (Toplam sabit varlık satın alma fiyatı + sermaye iyileştirmeleri) - (birikmiş amortisman + sabit varlık yükümlülükleri)
Toplam verimlilik = Toplam çıktı / toplam girdi
Karşılama oranları bir işletmenin borçlarını ve diğer yükümlülüklerini yerine getirme kabiliyetini ölçer. Analistler, şirketin gelecekteki mali durumunu tahmin eden bir eğilim çizmek için birkaç raporlama dönemindeki karşılama oranlarını kullanabilir. Daha yüksek bir karşılama oranı, bir işletmenin borçlarını ve ilgili yükümlülüklerini daha kolay bir şekilde karşılayabileceği anlamına gelir.
Ödeme gücünü analiz etmek için kullanılan iki temel finansal oran ise şunlardır:
Faiz-kazanç çarpanı oranı = Faiz ve vergi öncesi kazanç / faiz gideri
Borç servis karşılama oranı = Net işletme geliri / toplam borç servis giderleri
Piyasa beklenti oranları, temel analizde en sık kullanılan oranlardır. Bu oranlar sayesinde yatırımcıların belirli yatırımlardan ne kadar kazanacaklarını tahmin etmeleri hedeflenir. Kazançlar, daha yüksek hisse senedi değeri veya gelecekteki temettüler şeklinde olabilir. Yatırımcılar, gelecekteki olası hisse senedi fiyatını ve kazanmayı bekleyebilecekleri temettüleri belirlemeye yardımcı olmak için mevcut kazançları ve temettüleri bir veri seti olarak kullanabilir.
Pazar beklentilerini hesaplamak için kullanılan çok sayıda finansal oran vardır. En önemlileri ise şunlardır:
Fiyat-kazanç oranı = Hisse senedi fiyatı / hisse başına kazanç
Fiyat-nakit akışı oranı = Hisse senedi fiyatı / hisse başına nakit akışı
Piyasa-defter oranı = Hisse senedi fiyatı / hisse başına defter değeri
Temettü verimi = Temettü / hisse fiyatı
Hisse başına kazanç = Kâr / tedavüldeki hisse senedi sayısı
Temettü ödeme oranı = Hisse başına temettü / hisse başına kazanç ya da temettü / net gelir
Yatırımcılar özellikle yukarıda bahsedilen bu metrikleri, kazançları ve gelecekteki performansı tahmin etmek için kullanır.
Örneğin, S&P 500 endeksindeki tüm şirketlerin ortalama F/K oranı 20 ise ve şirketlerin çoğunluğu 15 ila 25 arasında F/K oranına sahipse, F/K oranı yedi olan bir hisse senedinin değerinin düşük olduğu düşünülür. Buna karşılık, F/K oranı 50 olan bir hisse senedi aşırı değerli olarak kabul edilir. Bu durumda, birinci hissenin gelecekte yukarı doğru eğilim gösterebilirken, ikinci hissenin kendi içsel değeriyle aynı hizaya gelene kadar aşağı doğru eğilim göstermesi beklenebilir.
Yatırmıcılar özellikle sektördeki bir firmayı değerlendirirken bu F/K oranını yurt dışındaki rakipleriyle de değerlendirerek şirketin küresel çaptaki durumu hakkında fikir sahibi olur.
Yatırımcılar yukarıda bahsedilen oran analizi yöntemlerini kullanarak yeterince bilgi sahibi olmadığı bir sektördeki bir şirket hakkında detaylı olarak bilgi sahibi olabilir. Aynı şekilde, bir yatırımcının ilgilendiği ve yatırım yapmak istediği bir şirketin performansının da bu analiz yöntemleriyle görülmesi mümkündür.
Yatırımcıların dışında çoğu zaman şirket yöneticileri de hisse senetlerini ve şirketin mali durumunu daha cazip hale getirmek için stratejilerini değiştirmek amacıyla bu oranları yönlendiren değişkenleri takip etmeye çalışır.
Yatırımcılar ve şirket yöneticileri ayrıca genel olarak oranları tek başına değil, diğer oranlarla birlikte kullanır. Bu oranların birlikte kullanılması, ilgili şirketin ve sektörün ayrıntılı bir görünümünü sunması açısından oldukça kritik bir öneme sahiptir. Bu sayede ilgili şirket ya da sektörün farklı açılardan kapsamlı bir çerçevesi sunulmuş olur.
Oran analizinin önemini bir örnekle açıklamak gerekirse, bir şirketin son çeyrekte 1 milyar dolar gelir elde ettiğini düşünelim. Elde edilen bu kar, ilk bakışta olumlu bir gelişme gibi görünse de, şirketin brüt kar marjının negatif olabileceği, likidite oranı ölçütlerinde düşüş olabileceği ve öz sermayeye kıyasla önceki dönemlere göre daha düşük kazanç elde etmiş olabileceği ihtimali her zaman vardır. Statik rakamlar tek başlarına bir şirketin nasıl performans gösterdiğini tam olarak açıklamazken, oran analizi yöntemleriyle tüm bu faktörler teyit edilmiş olur.
Yani özetle oran analizi yöntemlerinin avantajlarını şöyle maddeleyebiliriz:
1. Oran analizi yöntemleri, bir firmanın ödeme gücünü gösterir. Örneğin, dönen varlıkların dönen borçlara oranı artıyorsa, bu yeterli işletme sermayesi olduğuna işaret eder. Böylece alacaklılara kolaylıkla ödeme yapılabileceği anlamı çıkarılabilir.
2. Mali tabloların temel amacı, kullanıcıları şirketin mali durumu hakkında bilgilendirmenin yanında yöneticilerin karar verme süreçlerine yardımcı da olmaktır. Burada oran analizi yöntemleri bu işlevi en sağlıklı şekilde yerine getirmeye yarar.
3. Oran analizi yöntemleri, finansal planlama ve tahminde bulunulmasında da kritik öneme sahiptir. Örneğin, bir firmanın cari oranı 5:1 ise, bu sermayenin kullanılabilirliğini yitirdiği anlamına gelir. Burada, ideal oran 2:1 olduğundan, kalan kısmın gereksiz yere kullanılmasının önüne geçilmelidir.
4. Oran analizi yöntemleri karlılığı keşfetmede de faydalıdır. Buna göre bu yöntemler şirketlerin karlılığını ve bu karlılığın hangi kalemlerden geldiğinin görülmesi noktasında da oldukça faydalıdır. Burada şirketlerin geçmiş ve gelecek performanslarındaki eğilimleri keşfetmek için mevcut ve geçmiş oranlar karşılaştırılabilir.
5. Bir firmanın likidite pozisyonun, vadesi geldiğinde borçlarını ödeyebiliyorsa sağlam olduğu söylenebilirken, oran analizi yöntemleriyle likidite durumu hakkında daha fazla fikre sahip olmaya imkan tanınır. Böylelikle oran analizi yöntemleri kullanılarak, firmanın likidite pozisyonunun sağlamlığı hakkında anlamlı sonuçlar elde edilebilir.
6. İşletme verimliliğinin kontrol edilmesi için faydalıdır. Yönetim perspektifinden bakıldığında, oran analizi yöntemleri, yöneticilerin varlıkların verimliliğini ölçmelerini sağlar.
7. İşletme eğilimlerinin belirlenmesine yardımcı olur. Oran analizi, yöneticilerin düzeltici önlemler almak için kullanabilecekleri eğilimleri ortaya çıkarabilir.
8. Oran analizi yöntemleri maliyet kontrolünde de yardımcı olur. Performansı ölçmek ve maliyet kontrolünü kolaylaştırmak için sıklıkla kullanılır.
9. Oran analizi yöntemleri likidite, ödeme gücü, karlılık ve sermaye donanımı hakkında bilgi sağlayabilirken, kurumsal finansal sağlığın analizinde faydalı bir araçtır.
Oran analizi yöntemleri faydalı araçlar olmalarına rağmen son derece dikkatli kullanılmalıdırlar. Bunun nedeni, aşağıdakiler de dahil olmak üzere dezavantajları ve sınırlamalarının olmasıdır:
Teknik bilgi ihtiyacı: Oran analizi yöntemleri, niteliksel değil niceliksel göstergelerdir. Bu nedenle, bunları kullanmak için niceliksel analiz konusunda biraz bilgi sahibi olmak gerekir.
Güvenilir veri eksikliği: Rakamlar yanlış olduğunda (örneğin, stok verileri hatalı girildiğinde), oranlar yanıltıcı sonuçlar verecektir.
Farklı temeller: Stokların değerlendirilmesi için LIFO ve FIFO gibi farklı yöntemler mevcuttur. Buna göre, her iki analiz yönteminin kullanımında da kâr farklı olacaktır. Örneğin, bazı şirketler vergi ve faiz öncesi kârı esas alırken, diğerleri vergi ve faiz sonrası kârı esas alabilir. Benzer şekilde, farklı amortisman yöntemleri farklı miktarlarda kar gösterecektir. Burada ilgili hesaplamanın ihtiyaca uygun olarak doğru tespit edilmesi kritik öneme sahiptir.
Farklı muhasebe politikaları: Farklı firmalar amortisman konusunda farklı politikalar izleyebilir. Örneğin, sabit taksitler veya azalan bakiyeler yöntemi ya da stok değerlemesi gibi. Bu farklı yöntemler, kâr için düzeltmeler yapılmadığı sürece, kârın karşılaştırılabilir olmamasına sebep olacaktır.
Fiyat seviyesindeki değişimin etkisi: Oranlar hesaplanırken, fiyatlardaki değişikliklerden sorumlu olan enflasyonist ölçütler dikkate alınmaz. Dolayısıyla, oran analizinin faydası bu durumlarda sorgulanabilir hale gelir.
Karşılaştırma eksikliği: Farklı firmalar farklı prosedürler, kayıtlar, hedefler ve politikalar benimser. Bu nedenle karşılaştırmalar karmaşık hale gelebilir. Yani burada kullanılan oranlar sadece finansal araçlardır. Pratik şekilde kullanımı sadece kullanıcıya bağlıdır. Örneğin kârın, FVÖK (faiz ve vergi öncesi kâr) dahil olmak üzere farklı çeşitleri vardır. Kullanıcılar bu ayrımı doğru bir şekilde yapamadığında eksiklikler ortaya çıkacaktır.
Değerlendirme: Oran analizi için farklı araçlar da vardır. Belirli bir durumda hangi aracın kullanılacağı sorusu analistin becerisine, eğitimine, bilgisine ve uzmanlığına bağlıdır.
Oran analizi bir şirketin gelecekteki performansını iyi ya da kötü şekilde tahmin edebilir. Başarılı şirketler genellikle tüm alanlarda uygun ortalama oranlara sahipken, bir alanda ani bir zayıflık belirtisi önemli bir hisse senedi satışını tetikleyebilir. Birkaç basit örneği incelersek;
Net kâr marjı, genellikle yatırımcıların aynı sektördeki şirketlerin kârlılığını karşılaştırmak için kullandıkları bir orandır. Bu oran, bir şirketin net gelirinin toplam gelirlerine bölünmesiyle hesaplanır. Bir yatırımcı, şirketlerin ne kadar kârlı olduğunu karşılaştırmak için mali tabloları incelemek yerine bu oranı kullanabilir. Örneğin, ABC ve DEF şirketlerinin aynı sektörde yer aldığını ve kâr marjlarının sırasıyla %50 ve %10 olduğunu varsayalım. Bir yatırımcı iki şirketi kolayca karşılaştırabilir ve ABC'nin gelirlerinin %50'sini kâra dönüştürdüğü, DEF'in ise sadece %10'unu dönüştürdüğü sonucuna varabilir.
Yukarıdaki örnekteki şirketleri kullanarak, ABC'nin 100, DEF'in ise 10 F/K oranına sahip olduğunu varsayalım. Ortalama bir yatırımcı, yatırımcıların ABC'nin elde ettiği her 1 dolarlık kazanç için 100 dolar, DEF'in elde ettiği her 1 dolarlık kazanç için ise sadece 10 dolar ödemeye istekli olduğu sonucuna varır.
Başka bir örneği incelediğimizde ise bir şirketin envanterini ne kadar hızlı bir şekilde satışa dönüştürdüğünü ölçen envanter devir oranının kullanıldığını varsayalım. Bu bir şirketin, her ay malları ne kadar hızlı nakde dönüştürdüğünü göstermesinin yanında bir takvim yılı boyunca envanter devir hızının performansının görülmesine de imkan tanır. Böylelikle, bir şirket belirli ayların gecikme nedenlerini veya belirli ayların neden beklentileri aştığını araştırabilir.
Ancak bu verilerden daha doğru sonuçlara ulaşabilmek için yatırımcıların ve yöneticilerin verileri birlikte değerlendirmesi gerektiği unutulmamalıdır.