VIX Endeksi nedir? Volatiliteden nasıl korunulur?

Finansal bir yatırım enstrümanın fiyatının belirli bir süre içinde aniden artması veya azalması olarak tanımlanan volatilite, piyasalarda dalgalanma ya da oynaklık olarak da bilinir. Yatırımlarından kazanç sağlamak isteyen yatırımcılar piyasa hareketlerini önceden tahmin etmeye çalışırken, piyasa dalgalanmalarının yüksek olduğu zamanlarda bunu gerçekleştirmek daha zordur. Yatırımcılar böyle dönemlerde, piyasalardaki dalgalanmaları ve yatırımcıların davranışlarını analiz eden VIX Korku Endeksi’ni takip eder. Günlük piyasa göstergesi olarak kullanılan bu endeks, finans piyasalarında çeşitli piyasa katılımcıları tarafından da yakından takip edilir. Özellikle küresel bazda fiyat hareketliliğinin yükseldiği dönemlerde merak edilen volatilite ölçümlerinden biri olan VIX Korku Endeksi’ni tanımlayacağımız ve bu endeksi incelemenin neden önemli olduğunu aktaracağımız yazımızın devamında "Volatilite ne demek?", "Volatilite neden önemlidir?", "Volatiliteden nasıl korunulur?", "Volatilite nasıl ölçülür?", "Beta katsayısı nedir?", "VIX (Korku Endeksi) nedir?", "VIX endeksi kaç olmalıdır?", "VIX endeksi nasıl yorumlanır?", "VIX endeksi neden yükselir?", "VIX endeksi yükselirse altın fiyatları ne olur?" gibi soruların cevabını bulabilirsiniz. Volatilite, belirli bir menkul kıymet veya piyasanın genelinde yaşanan yukarı veya aşağı yönlü fiyat hareketlerinin sıklığı ve büyüklüğüdür. Fiyat dalgalanmaları ne kadar büyük ve sık olursa, piyasanın o kadar oynak (volatil) olduğu söylenir. Piyasalarda tek bir yatırım aracının volatilitesinden bahsediliyorsa, bir hisse senedinin kısa zaman dilimi içerisinde büyük fiyat değişimleri gösterdiği belirtiliyordur. Öte yandan herhangi bir borsanın genelindeki oynaklıktan bahsediliyorsa, bir bütün olarak borsanın kayda değer yukarı veya aşağı yönlü hareketler gösterdiğinden bahsediliyordur. Piyasalarda genellikle %5 ve üzerindeki hareketlerde volatilitenin yükseldiği söylenir. Piyasalardaki yüksek oynaklık ise fiyatların daha az öngörülebilir olması sebebiyle genellikle yatırımcılar için daha yüksek risk anlamına gelir ve bir yatırımcının gelecekte karşılaşabileceği dalgalanmaların da yüksek olabileceğine işaret eder. Volatilite bir finansal ürünün fiyatındaki her iki yöndeki değişim içinde kullanılabilir. Bazen volatilite değeri bir rakam olarak verilirken bazen bu değer yüzdelik olarak ifade edilir. Volatilite genellikle standart sapma ile ölçülür ve opsiyon prim hesaplamalarında da sıklıkla kullanılır. Standart sapma ile ölçülen volatilite, bir varlığın fiyatının ortalama fiyat etrafında ne kadar büyük dalgalanma yaşadığını da gösterir. Yüksek volatilite başlangıçta kulağa kötü bir kavram gibi gelebilir. Çünkü, deneyimsiz yatırımcılar bir menkul kıymet veya hisse senedinin yüksek hareketliliğe sahip olması durumunda kararsız kalabilir ya da yanlış kararlar alabilir. Bu sebeple alım satım konusunda çok fazla deneyimli olmayan yatırımcılar, volatiliteden korunmak için uzun vadeli bir bakış açısına sahip olmalıdır. Bu bakış açısına sahip yatırımcılar, kısa vadede yaşanan fiyat dalgalanmalarından çok fazla endişe duymayacaktır. Uzun vadeli bir yatırım stratejisine sahip olmak isteyen yatırımcıların kaçınması gereken temel eylemler ise şunlardır: Bir piyasanın zirvesinin ya da dibinin tam olarak ne zaman olacağını tahmin etmek neredeyse imkansızdır. Yatırımcılar piyasayı zamanlamaya çalıştıklarında, bir menkul kıymeti yüksekten alıp düşükten satma riskiyle karşı karşıya kalırlar. Bu kötü zamanlama ise dalgalı dönemlerde kayıpların daha da artmasına yol açabilir. Bu nedenle yatırımcılar, zamanlama yapmaya çalışmak yerine volatilitenin yüksek olduğu dönemlerde tasarruflarını artırmaya odaklanmalıdır. Tarihi veriler, hisse senedi piyasalarının genellikle belirli dalgalanmalardan sonra yükseliş yaşadığını göstermektedir. Bu da dalgalanmaların yaşandığı dönemlerde piyasadan çıkan yatırımcıların en kazançlı yükseliş günlerini ve en cazip alım fırsatlarını kaçırabileceği anlamına gelir. Bu sebeple piyasalar dalgalıyken yatırımda kalmak, uzun vadeli kazançlar üzerinde oldukça önemlidir. Volatilite bir menkul kıymet veya piyasadaki değişimlerin boyutuyla ilgili belirsizlik veya risk miktarını ifade etmesi açısından da oldukça önemlidir. Daha yüksek bir volatilite, bir menkul kıymetin değerinin potansiyel olarak daha geniş bir değer aralığına yayılabileceği anlamına gelir. Bu ise menkul kıymetin fiyatının kısa bir süre içinde her iki yönde de önemli ölçüde değişiklik gösterebileceğine işaret eder. Daha düşük bir volatilite ise bir menkul kıymet veya piyasa değerinin daha istikrarlı olma eğiliminde olduğu anlamına gelir. Yüksek volatilitenin iyi ya da kötü bir kavram olup olmadığı ise ne tür bir yatırımcı olunduğuna ve risk iştahının büyüklüğüne göre değişiklik gösterir. Uzun vadeli yatırımcılar için yüksek volatilite çok önemli bir konu değilken, günlük alım satım yapan yatırımcılar ve opsiyon yatırımcıları için volatilite genellikle fırsat yakalayabilmek için oldukça önemlidir. Piyasalarda yüksek volatilite bazen korkutucu olabilse de, her zaman kötü bir şey değildir. Çünkü yüksek volatilitenin olduğu bir ortam, bazen yatırımcıların avantaj sağlayabileceği giriş noktaları oluşmasına imkan tanır. Böylelikle aşağı yönlü piyasa hareketliliği oluştuğunda, piyasaların uzun vadede iyi performans göstereceğine inanan yatırımcılar, beğendikleri şirketlerden daha düşük fiyatlarla ilave hisse senedi satın alabilir. Örneğin, bir yatırımcının kısa bir süre önce 100 dolara aldığı bir hisse senedinin 80 dolara inmesi uzun vadeli yatırım yapmak isteyen bir yatırımcının maliyet düşürme avantajına sahip olur ve bu da piyasalar toparlandığında portföy karlılığının artmasını sağlar. Bir hisse senedi hızla yükseldiğinde de süreç aynıdır. Yatırımcılar satış yaparak bu durumdan faydalanabilir ve elde edilen gelir daha büyük fırsatlar sunan başka alanlara yatırılabilir. Piyasalardaki yüksek oynaklığın, fiyatların daha az öngörülebilir olması sebebiyle genellikle yatırımcılar için daha yüksek risk anlamına geldiğinden ve bir yatırımcının gelecekte karşılaşabileceği dalgalanmaların da yüksek olabileceğinden bahsetmiştik. Ancak bu her zaman volatilitenin tam tanımı içinde yer almaz. Çünkü risk, sayısallaştırılması ve ölçülmesi zor olan son derece öznel bir olgudur. Finansal piyasalardaki riskler aynı zamanda işletme riski, faiz oranı riski, enflasyon riski, likidite riski, kur riski, emtia riski ve siyasi risk gibi konuları içerebilir. Volatilite ise daha basit ve objektiftir, bu da ölçülmesini kolaylaştırır. Bu sebeple hisse senetlerinin volatilite değerlerini ölçmek için beta katsayılarına bakılır. Burada her hisse senedinin katsayısı farklıdır. Piyasalardaki volatilitenin ölçülmesi için ise yatırımcıların endeks üzerindeki gelecek dönemlerde yaşanabilecek oynaklığı takip etmesi gerekir. Piyasa uzmanları bunu "dolaylı oynaklık" olarak adlandırır ve bunun için VIX Korku Endeksi’ni takip eder. Beta (β), bir menkul kıymetin veya portföyün bir bütün olarak piyasaya (genellikle endekslere) kıyasla oynaklığının veya sistematik riskinin ölçülmesidir. Beta, genellikle hisse senetleri için sistematik risk ve beklenen getiri arasındaki ilişkiyi tanımlayan sermaye varlıklarını fiyatlandırma modelinde kullanılır. Betası 1'den yüksek olan hisse senetleri daha oynak olarak yorumlanabilir. Aynı zamanda hisse senedi beta değerinin pozitif olması, borsanın hareket yönü ile aynı yöne hareket edildiğini gösterir. Negatif bir değer ise endekse zıt hareket edildiği anlamına gelir. Örneğin; S&P 500’ün 10% yükseldiği bir zaman aralığında, hisse senedi 25% yükseldiyse beta katsayısı 2,5 olur. Ancak, S&P 500’ün 10% yükseldiği bir zaman aralığında yatırımcının elindeki hisse senedi %25 düşüyorsa, bu durumda beta katsayısı negatif bir değer alarak -2,5 olacaktır. Beta katsayısı yüksek olan hisse senetlerinin borsa yükselişteyken daha çok yükselmesi ve düşerken de daha çok düşmesi sebebiyle beta katsayısı borsa yatırımcıları tarafından sıklıkla takip edilir. Bu durumda eğer borsaların yükseleceği düşünülüyorsa veya borsaların yükseldiği bir dönemde bulunuluyorsa, portföyde beta katsayısı yüksek hisse senetlerinin olması borsadaki yükselişlerden daha çok yararlanılmasını sağlayabilir. Tam tersi, borsalar düşüyor ya da düşüş bekleniliyorsa, beta katsayısı düşük hisse senetlerine sahip olunması bu düşüşlerden daha az etkilenilmesini sağlayabilir. Yani, beta değeri 1’e eşit olan şirket ya da menkul kıymetlerin orta risk grubunda yer aldığı; beta değeri 1’den büyük olan finansal varlıkların yüksek sistematik riske sahip olduğu; beta değeri 1’den küçük olan finansal varlıkların ise düşük sistematik riske sahip olduğu söylenebilir. Ancak yatırım yaparken sadece beta katsayısına odaklanmamak gerekir. Çünkü güçlü temellere sahip kaliteli şirketler, ekonomik koşullar atlatıldığında iyi performans göstermeye devam edecektir. Beta katsayısı burada dönemsel olarak portföyün risk dağılımını şekillendirebilmek için kullanılmalıdır. İlk kez Chicago Board Opsiyon Borsası (CBOE) tarafından, ABD borsasının 30 günlük beklenen volatilitesini ölçmek için oluşturulan endekse VIX denir. Bu endeks, korku endeksi olarak da adlandırılır. VIX, piyasa belirsizliğini yansıtmak üzere tasarlanmıştır. VIX ayrıca gelecekteki piyasa fiyat hareketlerinin değişkenliğini tahmin etmeye çalıştığı için ileriye dönüktür. VIX genellikle hisse senetleri düştüğünde yükselir ve hisse senetleri yükseldiğinde düşer. Korku endeksi olarak da bilinen VIX, bu nedenle piyasa duyarlılığının bir göstergesi olarak tanımlanır ve yatırımcıların bir hisse senedini alma veya satmaya ne kadar istekli olduğunu gösterir. VIX ayrıca Chicago Board Options Exchange (CBOE) tarafından S&P 500 Endeksi üzerindeki opsiyonların alım ve satım opsiyonlarının zımni volatiliteleri kullanılarak hesaplanmaktadır. VIX volatilite endeksinin uzun vadeli ortalaması %18,47'dir (2018 itibarıyla). Tarihsel olarak bakıldığında, %20'nin altındaki bir VIX sağlıklı ve nispeten ılımlı riskli bir piyasayı yansıtır. Ancak volatilite endeksinin aşırı düşük olması piyasanın düşüş eğiliminde olduğu anlamına da gelebilir. VIX'in %20'nin üzerinde olması ise piyasada artan belirsizlik ile korkuyu yansıtır ve daha yüksek riskli bir ortama işaret eder. Örneğin, 2008 Finansal Krizi sırasında volatilite endeksi %50'nin üzerine çıkmış, kriz sırasında ise endeks %85 seviyesine kadar yükselmişti. Kriz dönemlerinde VIX seviyeleri çok yüksek olabilse de, aşırı seviyeler nadiren uzun süre devam eder. VIX endeksi yüksekse bu durum yatırımcılar tarafından olumsuz olarak yorumlanır. Bunun sonucunda piyasaya olan güven azalırırken, yatırımcılar daha temkinli yatırımlar yapabilir ya da yatırım yapmaktan vazgeçebilir. VIX endeksinin yüksek olması piyasadaki beklentinin olumsuz olmasının yanı sıra riskin de yüksek olduğuna dair bir işarettir. VIX endeksinin düşük olması ise piyasadaki risk algısının az olduğuna ve yatırımcıların daha fazla yatırım yapma eğiliminde olacağına işarettir. Eğer korku endeksi yüksekse; oynaklık yüksek, risk öngörüsü fazla ve beklentiler genel olarak olumsuzdur. Korku endeksinin düşük seyretmesi ise yatırımcıların çekimserliğinin azaldığı anlamına gelir. Volatiliteyi yönlendirebilecek bazı faktörler vardır. Bunların başlıcaları ise şunlardır: Hükümetler sektörlerin düzenlenmesinde önemli bir rol oynar ve ticaret anlaşmaları, mevzuat ve politikalar hakkında aldıkları kararlar ile bir ekonomi üzerinde doğrudan etkileyici bir role sahip olurlar. Ayrıca, politika yapıcıların konuşmalarından eylemlerine kadar her şey yatırımcılarda beklenti oluşturarak, piyasaları etkileyebilir. Ekonomik veriler de piyasalar üzerinde önemli bir rol oynar. Çünkü ekonomi iyiye gittiğinde yatırımcılar buna olumlu tepki verme eğilimindedir. Bazı makroekonomik verilerin genel ekonominin kötüye gittiğine işaret etmesi ise piyasalarda volatilitenin düşmesine ve yatırımcıların çekimser kalmasına sebep olabilir. Belirli olaylar ise belirli bir endüstri ve sektör içinde dalgalanmaya neden olabilir. Örneğin, petrol sektöründe önemli bir petrol üretim bölgesinde meydana gelen büyük bir hava olayı, petrol fiyatlarının artmasına neden olabilir. Bu ise petrol dağıtımıyla ilgili şirketlerin ve petrolü bir girdi olarak kullanan şirketlerin volatilitesinin artmasına sebep olabilir. Benzer şekilde, belirli bir sektör için getirilecek bir düzenleme de o sektör için volatilitenin artmasına sebep olabilir. Volatilite her zaman piyasa ya da sektör bazlı olmak zorunda da değildir. Tek bir şirketle ilgili de volatiliteden bahsediliyor olabilir. Güçlü bir bilanço açıklanması ya da şirketin yeni bir ürün çıkarması gibi olumlu haberler, yatırımcıların şirket hakkında olumlu görüşe sahip olmasını ve şirket üzerindeki talebin artmasını sağlayabilir. Olumlu gelişmeler gibi veri ihlali, kötü yönetici davranışı ve yatırımcıların hisse senetlerini satması nedeniyle hisse senedi fiyatını düşüren sebepler de volatilitenin artmasına sebep olabilir. Şirketin büyüklüğüne bağlı olarak bu olumlu veya olumsuz gelişmeler, sektör bazında da geniş bir hareketlilik yaşanmasını sağlayabilir. Altın, piyasalarda genellikle en güçlü sığınak varlık olarak görülür ve bir değer saklama aracıdır. Yatırımcılar da piyasalar gerilediğinde paralarını genellikle altın gibi varlıklara yönlendirme eğilimindedir. Dönem dönem piyasalardaki riskin çoğaldığı zamanlarda yatırımcılar altın satın almış, riskin düştüğü dönemlerde ise yatırımcılar altın satarak borsaya dönmüştür. Bu nedenle, altın ve VIX arasında doğrusal bir korelasyon olduğunu söylemek mümkündür ancak altın ve VIX arasında her zaman geçerli bir korelasyondan bahsetmek pek mümkün değildir. Bunun sebebi ise piyasalarda pek çok bağımsız değişkenin olmasıdır. Ancak bu, birlikte kullanılmalarının yararlı olmadığı anlamına da gelmez. Bu sebeple yatırımcılar, VIX korku endeksini kullanarak yatırım stratejisi oluşturarak, piyasalardaki belirsizlikleri en aza indirebilir.

VIX Endeksi nedir? Volatiliteden nasıl korunulur?