Yatırım için altın mı gümüş mü alınmalı?: Avantaj ve dezavantajlar neler?

Altın ve gümüş, hem değer saklama hem de enflasyondan korunma amacı taşıyan kişiler için uzun yıllardır iki popüler yatırım aracıdır.
Bu değerli metallerin her ikisi de uzun bir geçmişe sahiptir, ancak farklı türde fayda sağlamaktadır. Yatırımcılar da bu sebeple bu enstrümanlardan birine yatırım yapmaya karar vermeden önce farklı ekonomik iklimlerde nasıl performans göstereceklerini bilmelidir.

Biz de bu sebeple yazımızın devamında altın ve gümüş yatırımında bilinmesi gerekenleri ve bu yatırımların hangi dönemlerde yapılabileceğini inceleyeceğiz.

Altın veya gümüşe yatırım yapmayı isteyen yatırımcıların çok sayıda seçeneği vardır.

Ancak bir yatırımcı, ister altına ister de gümüşe yatırım yapsın, bunu ihtiyaçlarına uygun bir şekilde ilgili yatırım türünün dinamiklerini anlayarak yapmak zorundadır.

İşte 4 farklı konuda altın ve gümüş yatırımında bilinmesi gerekenler:

Altın ve gümüş iki değerli metal olarak yüzyıllardır ilgi gören varlıklar olsa da, tarihsel veriler incelendiğinde gümüş ve altının pek de uyumlu bir performans göstermedikleri görülmektedir.

Buna göre iki değerli metalin 1925'ten bu yana performansı incelendiğinde ortaya şöyle bir tablo çıkıyor:

1925 yılının sonunda bir ons altının fiyatı 20,63 dolardı. 2020'nin sonunda altının onsu 18993,66 dolara satıldı.

1925'in sonunda bir ons gümüşün fiyatı ise 0,68 dolar seviyesinde. 2020'nin sonuna gelindiğinde de gümüşün onsu 17,14 dolara satıldı.

Ancak bu getirilerin büyük kısmı yükselen enflasyon nedeniyle reel olarak daha az kazanç sağladı.

Öte yandan iki verinin kıyaslandığı durumda altının zaman içinde daha iyi bir geçmişe sahip olduğu ve gümüşü ikinci sırada bıraktığı net bir şekilde görüldü.

Altının tarih boyunca en önemli özelliklerinden biri ise yatırımcıları yükselen enflasyondan korumaya yardımcı olmasıdır. Dolayısıyla piyasalarda fiyatlar yükseliş eğilimine girdiğinde birçok yatırımcı fırtınayı atlatmak için altına yönelme eğiliminde bulunmaktadır.

Altının bu güvenli liman özelliği ise kısa vadede bozulan altın ve enflasyon arasındaki ilişkiye rağmen altına olan talebi canlı tutmaktadır.

Gümüş ile enflasyon arasında da bir korelasyon olduğu söylenebilir ancak bu ilişki altın ile olduğu kadar net değildir. Bu durum ise gümüşe olan talebin altına kıyasla daha zayıf kalmasına yol açmaktadır.

Altın ve gümüşe olan talep farklı kaynaklardan gelmektedir; buna göre altının öncelikli olarak bir yatırım varlığı, gümüşün ise endüstriyel bir varlık olduğu unutulmamalıdır.

Buna göre altın, genellikle bir değer koruma aracı olarak kullanılırken, nispeten sınırlı endüstriyel uygulamalara sahiptir. Yani yatırımlar ve ilgili sektörler 2021'de sarı metale yönelik toplam talebin yaklaşık yüzde 90'ını oluştururken, endüstriyel faaliyetlerin payı sadece yüzde 10'da kalmıştır.

Dolayısıyla altın fiyatı, yatırımcıların kendi yatırım ihtiyaçlarını, ne kadar güvenlik istediklerini ve hisse senedi ile tahvil gibi diğer varlık sınıflarından getiri beklentilerini değerlendirmesiyle hareket etmektedir.

Altının ons başına nispeten yüksek fiyatı da yatırımcıların gümüşe kıyasla değer depolamasını kolaylaştırırak, eşdeğer miktarda dolar bazlı korumayı daha ucuz hale getirmektedir.

Gümüşe olan talep ise daha çok elektronik ve güneş pilleri gibi endüstriyel uygulamalardan kaynaklanmaktadır. Bu nedenle ekonomik istikrar ve genel büyüme dönemlerinde altının daha iyi performans göstermesi beklenebilir.

Yatırım için gümüşün altına kıyasla daha düşük fiyatlı olması ise genel olarak daha küçük bakiyeli yatırımcıların bu varlığa ulaşmasını kolaylaştırmaktadır.

Ekonomik büyümeyle birlikte yükselme eğiliminde olması ve enflasyon karşısında daha zayıf performans göstermesi ise gümüşün daha kısa dönemlerde oldukça fazla dalgalanabileceğine işaret etmektedir.

Bu sebeple gümüşün, özellikle finans piyasasındaki nispeten düşük likidite nedeniyle kısa vadede oldukça değişken olabileceği söylenebilir.

Dalgalı yapısı gümüşü altından daha riskli bir bahis haline getirirken, yatırımcıların ise portföylerine aldıkları risk miktarı konusunda daha temkinli olmalarını gerektirmektedir.

İçinde bulunulan duruma göre, her birinin kendine özgü özellikleri olduğundan, gümüş ya da altın yatırımı konusunda bir kesinlik söz konusu değildir. Ancak her iki değerli metali de satın alıp elde tutmanın enflasyon sonrası getirilerinin o kadar da etkileyici olmadığının unutulmaması gerekmektedir.

Buna göre, 1925'in sonunda altına yatırılan aynı 20,63 dolar, S&P 500'e yatırılmış olsaydı 225.788 dolara yükselecekti. Başka bir deyişle yatırımcılar, çeşitlendirilmiş bir büyük hisse senedi portföyüne yatırım yaparak, altına yatırım yapmaktan yaklaşık 119 kat daha fazla kazanç sağlayabilecekti. Aradaki fark gümüşte ise daha da fazla olacaktı.

Bu sebeple, altın ya da gümüşe yatırım yapmayı düşünen yatırımcılar, bunun kendileri için gerçekten mantıklı olup olmadığını dikkatle değerlendirmelidir.

Özellikle yapışkan enflasyon, ekonomik belirsizlik ve istihdam raporları altın ve gümüş fiyatlarında önemli dalgalanmalara yol açmaktadır.

Bu sebeple altın ve gümüş yatırımı yapmayı düşünenlere, uzmanların aşağıdaki tavsiyeleri ne zaman altın ve gümüş alınması (ve alınmaması) gerektiği konusunda yardımcı olacaktır.

Altın, ekonominin belirsiz olduğu dönemlerde çeşitlendirme yapmak ya da yatırımlarının değerini korumak isteyen yatırımcılar tarafından uzun zamandır değerlendirilmektedir. Bu da onun gerileme dönemlerinde portföyde bulundurulmasının faydalı olduğunu ortaya koymaktadır.

Öte yandan, altının tarihsel performansına bakıldığında, son yedi resesyonun beşinde iyi performans gösterdiği görülmektedir.

Ayrıca bazı uzmanlar, yılın belirli zamanlarında altın almanın daha karlı olabileceğini, mevsimsel olarak altının genellikle yaz sonu ya da sonbahar başında en iyi alım fırsatını sunduğunu belirtmektedir.

Gümüş için üretim talebi, fiyatı büyük ölçüde etkilemektedir. Bu nedenle, gümüş talebinin güçlü kalacağı veya artacağını öngördüğünüzde gümüşe yatırım yapmak daha akıllıca olacaktır. Gümüşe yönelik piyasa talebinin güçlü kalması ise fiyatların da güçlü kalacağını göstermektedir.

Ayrıca gümüş son 25 yılda kayda değer bir dönüşüm geçirmiş ve mevcut eğilimlerin hız kesmeden devam ettiği durumda, sanayi sektöründe gümüşe olan talebin büyük olasılıkla önemli ölçüde artması beklenmektedir.

Öte yandan gümüş, güneş panellerinde, elektronik cihazlarda, cep telefonlarında, su arıtma sistemlerinde ve diğer birçok uygulamada giderek daha büyük miktarlarda tüketilmektedir. Ayrıca gümüş, tüm metaller arasında en iletken olanıdır. Bu nedenle de toplum genelinde giderek artan elektrifikasyona doğru gidişin daha fazla gümüş talebini destekleyeceği beklenmektedir.

Altının bazı büyük faydaları olsa da, yatırım için uygun olmadığını gösteren bazı sebepler de vardır. Buna göre, altın satın alarak kâr elde etmek mümkün olsa da, uzun vadeli kazanç sağlamak altında birincil hedef değildir. Çoğu yatırımcının enflasyona karşı bir koruma olarak veya varlıklarını çeşitlendirmek için satın aldıkları altından değer elde etme olasılığı kâr elde etmekten daha yüksektir.

Bunun nedeni ise yatırım perspektifinden bakıldığında altının hisse senetlerine kıyasla daha düşük performans göstermesidir. Basitçe söylemek gerekirse, uzun vadeli getirileri hisse senetlerinin çok altında olduğu için, özellikle yüksek bir karlılık beklentisi olan yatırımcıların uzun vadede, altına yatırım yaparken daha fazla dikkatli olması gerekmektedir.

Bu sebeple yüksek karlılık elde edilmek istenilen dönemlerde, portföyün yalnızca küçük bir kısmı (%5 ila %10'dan fazlası olmamak kaydıyla) altın ve gümüş gibi emtialara yatırılmalıdır.

Gümüş fiyatlarının altından iki ila üç kat daha değişken olması, risk toleransı çok düşük kişilerin gümüşten uzak durması gerektiğine işaret etmektedir.

Ayrıca gümüşe yönelik endüstriyel talep artıyorsa düşüşü satın almak mantıklı olsa da, üretim talebinin düşük olduğu dönemlerde gümüş yatırım için en iyi alternatif olmayabilir.

Yatırım yapılan paraya acil bir ihtiyaç duyulacağının düşünüldüğü dönemlerde de fiziksel gümüş satın almak yine pek mantıklı bir tercih olmayacaktır.

Gelecekteki belirsizliklere hazırlıklı olmak için altın ve gümüş gibi değerli metallere yatırım yapılması gerekmektedir.

Farklı derecelerde olmak üzere, hem altın hem de gümüş olası bir ekonomik veya piyasa gerilemesinde ve sürekli yükselen enflasyon dönemlerinde bir koruma sağlayabilir. İki metalin kullanım şekilleri, ekonomik hassasiyetleri ve teknik özellikleri arasındaki farkı anlamak ise portföye hangi metalin fayda sağlayabileceğini belirlemeye daha fazla yardımcı olacaktır.

İşte bu yatırım türlerinin avantaj ve dezavantajları:

Dünya Gümüş Araştırması'na göre gümüşün yarısı akıllı telefonlar, tabletler, otomobil elektrik sistemleri, güneş paneli hücreleri ve diğer birçok ürün ve uygulama dahil olmak üzere ağır sanayi ve yüksek teknolojide kullanılmaktadır. Sonuç olarak gümüş, mücevher ve yatırım amaçlarının ötesinde sınırlı kullanım alanına sahip olan altına kıyasla ekonomik değişikliklere daha duyarlıdır. Ekonomiler yükselişe geçtiğinde gümüşe olan talep de artma eğilimi gösterir.

Gümüş fiyatlarındaki dalgalanma, belirli bir günde altınınkinden iki ila üç kat daha fazla olabilir. Yatırımcılar bundan fayda sağlasa da, portföy riskini yönetirken bu tür bir oynaklık, zorlayıcı olabilmektedir.

Gümüş, hisse senetleri, tahviller ve emtialarla orta derecede zayıf pozitif korelasyona sahip iyi bir portföy çeşitlendiricisi olarak görülürken, altın ise daha güçlü bir çeşitlendirici olarak kabul edilir.

Buna göre altın, hisse senetleriyle sürekli olarak korelasyon göstermemiş ve diğer büyük varlık sınıflarıyla çok düşük korelasyona sahip olmuştur. Bunun nedeni ise gümüş ve endüstriyel bazlı metallerin aksine altının, endüstriyel kullanım alanlarının oldukça sınırlı olmasıdır.

Ons başına gümüş, altından daha ucuz olma eğilimindedir ve bu da onu değerli metallere fiziksel varlık olarak sahip olmak isteyen küçük yatırımcılar için daha erişilebilir kılmaktadır.

Altın ve gümüşün ortak avantajlarından biri, her ikisinin de farklı formlarda yatırım fırsatı vermesidir. İşte bu temel yatırım yolları:

Hisse senetleri ve tahvillerden farklı olarak altın ve gümüş, fiziksel varlıklar olarak satın alınabilir. Üçüncü taraf bir depo tarafından tutulacaktır, ancak yatırımcılar kendileri saklamak isterlerse fiziksel teslimat alabilir.

Çubuk ve madeni para tutmanın dezavantajları da olabilir. Birincisi, yatırımcılar üretim ve dağıtım zamları nedeniyle altın ve gümüş sikkeler için genellikle metal spot fiyatının üzerinde bir prim öderler. Depolama ve hatta sigorta maliyetleri de göz önünde bulundurulmalıdır.

ETF'ler, yatırımcıların fiziksel bir varlığı saklama sorumluluğu olmadan altın ve gümüşe maruz kalmaları için popüler bir yol haline gelmiştir. Hisse satın alabilir ve bunları geleneksel bir aracı kurum hesabında tutabilirsiniz. Fonun operatörü, fiziksel altın veya gümüş arzını tutmanın maliyetlerini karşılamaktan ve bir gider oranı talep etmekten sorumludur. Ancak bir ETF'ye yatırım yapmak yatırımcılara altta yatan metallere erişim sağlamaz. Ayrıca, bazı değerli metal ETF'leri koleksiyon olarak vergilendirilir ve düşük uzun vadeli sermaye kazancı oranlarından faydalanamaz.

Madencilik Hisse Senetleri ve Fonları: Bazı yatırımcılar, altın ve gümüş madenciliği yapan şirketlerin hisselerine veya bu madencilerin portföylerini tutan yatırım fonlarına sahip olma fırsatı görüyor.

Yatırım için altın mı gümüş mü alınmalı?: Avantaj ve dezavantajlar neler?